24 Haziran 2020 Çarşamba

Sisi neden İsrail'i bir tehdit olarak görmüyor?



Bir kısım Arap ülkelerinin batının ekmeğine yağ sürme sendromu devam ediyor
Fıtrat meselesi, bu gidişle bundan kurtulamazlar herhalde.
Birçok Arap ve Müslüman ülkesinde bulunan savunmasız insanlar batının emperyalist politikasının sonucu olarak her türlü zulme maruz kalmaya devam ederken, bazı sözde Müslüman Arap ülkelerinin liderleri batının bu sömürü politikasına çanak tutmaya devam ediyor.
Yakın çevremizde bulunan bazı Arap ülkelerinde istikrarsızlık ve iç savaş nedeniyle cereyan eden olayların sebep olduğu insani krizlere baktığımızda, Yemen temel ihtiyaçlar bakımından dünyanın en sıkıntılı ülkesi olarak anılıyor. Bu ülke açlık, yoksulluk, hastalıkla kıvranıyor. 
Suriye'nin içler acısı durumu yaklaşık on yıldır devam ediyor.
 Mısır’ın sınır komşusu olan Filistin yine 70 yıldır aynı şekilde toprak kaybına ve daha da önemlisi onbinlerce savunmasız insan evini, toprağını hayatını kaybetmiş durumda.
Bu kayıpların nereye varacağı belli değil, Çünkü İsrail Filistin'i tamamen ilhak etmeye hazırlanıyor.
Mısır bu ülkelere komşu ve en yakın ülke, Mısır sözde bu ülkelerle dindaş ve ırktaş. Bunlarla aynı dini, dili ve kültürü paylaşıyor.
Kof kahramanlığa soyunan Mısır devlet başkanı Abdülfettah Sisi, Birleşmiş Milletlerin tanıdığı yönetime karşı çıkarak Libya'ya saldırıya hazırlanıyor. Nedeni ise Türkiye'nin gösterdiği başarı. Fransa lideri Macron da bu hususta ileri geri konuşuyor.
Mısır'ın bu çıkışının kendi iradesi dahilinde olmadığı bir gerçek, bunun gibi diğer bazı Arap Ülkeleri maalesef kendi iradeleriyle hareket etme aklıselimine sahip değiller.
Çünkü bunlar ne yazık ki emperyalist güçlerin birer kuklası durumundalar.
Kendi başlarına karar alma ve uygulamaya yetkili değiller.
Bu durum yaklaşık bir asır hatta daha fazla zamandır devam ediyor.
Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasıyla bu durum iyice su yüzüne çıkmış, bu ülkeler İmparatorluğun yıkım aşamasında ve sonrasında emperyalistlerin değirmenine su taşımaktan geri kalmamışlar.
Bundan kazançlı çıkan ise sadece bu ülkelerin mevcut yönetimlerinin bir avuç yönetimi olmuş. Asıl emperyalist güçler bunların kaynaklarını sömürerek kazançlı çıkmışlar. Aynı zamanda bu zaman zarfında, emperyalist güçler söz konusu İslam ülkelerinin gelişme ve kalkınmasını uyguladıkları politikayla engellemişler.
Bir kısım arap ülkelerin gerek iç ve gerekse dış politikalarına bakıldığında ülkelerinin güçlenmesi için politikalar üretmek yerine maalesef batının kontrolünde olan bir politik çizgi izlemişler.
Demokratik bir şekilde seçilmiş bir devlet başkanını komployla devirip iş başına gelen ve sonrasında ölümüne yol açan Mısır devlet başkanı Sisi’nin sınırını korumak bahanesiyle Libya’ya savaş ilan etmeye kalkışması elbette kendisi tarafından alınmış bir kara olamaz.
Hangi irade onu oraya getirdiyse onların emriyle alınan bir karardır.
Sisi neden İsrail’den korkmuyor da 9 yıldan fazladır istikrarsızlık ve kargaşanın sürdüğü Libya’nın ülkesini tehdit ettiğini ileri sürüyor?
70 yıldır Filistin’de taş üstünde taş bırakmayan İsrail'e bir şey diyebiliyor mu?
Çünkü onu hile ve desiseyle bulunduğu makama getiren İsrail ve diğer emperyalist ülkelerdir.
Emperyalistlerin taktiği sürekli olarak İslam ülkeleri arasında havadan sudan bahanelerle ihtilaf üretmek ve bu ülkeleri birbirlerine düşürmek olmuştur.
Bu hileyi anlamayan ya da anlamak istemeyen bazı arap ülkelerinin liderleri kişisel menfaatleri gereği bu gerçeği kabullenemiyorlar.