14 Şubat 2019 Perşembe

Şehirler





Şehirler büyük ve yoğun nüfusa sahip yerleşim alanları…
Mevcut şartlarda insanlar geçmişe kıyasla eşi görülmemiş bir oranda şehirlerde yaşamak için akın ediyor.
Sanayi devrimleriyle eş zamanlı olarak yapılan yatırımlarla hizmet ve üretim alanlarının artmasına bağlı olarak insan topluluklarının şehirlere akın etmesini teşvik etmiş.
Büyük insan topluluklarının yaşadığı alanlar olan şehirler aynı zamanda tabiat ve insan ekolojisinin bir arada bulunduğu yerler.
1990 yılında dünyada 10 milyonun üzerinde 10 megakent varken bu sayı 2014 yılında 28 megakente yükselmiş.
Günümüzde şehircilik tarihinde ilk defa olarak, dünya nüfusunun yarıdan fazlası küresel olarak şehirlerde yaşıyor. 
BM’nin verilerine göre 2018 yılı itibariyle dünya nüfusunun yüzde 55.3’ü şehir yerleşim alanlarında yaşıyor.
2030 yılına kadar bu oran yüzde 60 olacak.
Her üç kişiden biri şehirlerde yaşıyor olacak.
Bugün yüzde ellinin biraz üzerinde olan şehir nüfusu yaklaşık 30 yıl sonra yüzde yetmişleri aşmış olacak.
Birleşmiş Milletler şehir planlama organizasyonuna göre gelecek on yıllarda dünyada her on kişinin yedisi şehirlerde yaşıyor olacak.
Bu trendin devam edeceğinden hareketle 2050 yılında dünya nüfusunun %80’den fazlası kent çevresinde yaşıyor olacak. 
İnsan topluluklarının şehirlere akını bazı sıkıntıları da beraberinde getirmiş.
Bu nedenle şehir yerleşim alanlarının seçimi, inşa etme ve yönetme şeklini önemli ölçüde değiştirmeden sürdürülebilir gelişme başarılamayacak. 
Ülke ve şehir yönetimleri şehirlerde giderek yükselen nüfusu ağırlamaya çalışıyor.
Şehirleri güvenli ve sürdürülebilir yapmaktan maksat güvenli ve satın alınabilir konutlara erişimi sağlamak ve kenar mahalle yerleşimlerinin kalitesini yükseltmek hedefleniyor.
Bu aynı zamanda toplu taşıma yatırımını, yeşil alanlar oluşturmayı ve katılımcı ve kapsayıcı olacak bir şekilde şehir planlama ve yönetimini geliştirmeyi gerektiriyor.
Dünya şehirleri yeryüzünün sadece yüzde 3’ünü kapsıyor, fakat enerji tüketiminin yüzde 60-80’lik kısmını ve karbon emisyonunun yüzde 75’ini oluşturuyor.
Hızlı şehirleşme tatlı su arzlarına, kanalizasyon şebekesine, çevre ve halk sağlığına baskı yapıyor.
Devam eden şehirleşme hareketine göre dünya çapında her hafta bir milyon insanın şehirlere göç etmesiyle sonuçlanacak.
Bu durum çevresel zorlukların ve fırsatların yeni bir serisini oluşturacak.
Dünya tabii kaynaklarının ve enerji arzlarının çoğunu şehirler tüketiyor.
Şehirler ağır yüklerden kişisel araçlara kadar şehir trafiğinin eşi görülmemiş miktarını üretme riskini taşıyor…
Şehirleşme arazi kullanma politikası ile tutarlı taşıma çözümlerini gerektiriyor.
Kamu ve özel sektörün dengeli bir karışımına dayalı etkin ulaşım ve taşıma her şehrin karakterine bağlı olarak şehirlerin büyüme ve rekabetçiliğinin bel kemiği olmaya devam edecek.
Kamyonlar ve panelvanlar şehirlerde hemen hemen taşınan bütün malların teslimat işini yürütmekteler.
Araba ve otobüsler kent yolculuklarının önemli bir kısmını üstlenmekteler.
Şehir planlamaları sürdürülebilir bir yapıyı sağlayacak şekilde oluşturulmasını gerekiyor.
Tamamen sürdürülebilir şehir merkezleri geliştirmeleri için dünya genelindeki belediye başkanlarına önemli görevler düşüyor…