3 Temmuz 2018 Salı

Müslüman gafleti zulmü artırıyor




Arakanlı  Müslümanların çektiği sıkıntı yıllardır devam ediyor. Kendi topraklarından kovulan bu Müslümanlar yıllardır her türlü insanlık dışı muameleye maruz kaldılar.
Arakanlılar yeryüzünde mağdur ve mazlum Müslümanlardan bir kısmını oluşturuyor.
Yurtlarını, yakınların, işlerini, aşlarını kaybettiler.
Bu insanlık dışı olaylar bütün dünyanın gözü önünde meydana geldi.
Bu savunmasız insanların seslerini yine ülkemiz dünyaya duyurmaya çalıştı. Bu insanların bulundukları yerlere ülke olarak ziyaretler yapıldı.
Sıkıntıları bizzat yerinde gözlemlendi.
Bu insanlık dramı bütün dünyaya anlatıldı.
Fakat küresel emperyalist güçler bu insani sese pek kulak vermedi.
Her zamanki gibi ya bir kınama ya da haklarının korunacağı yerlerine geri dönmeleri için çalışacakları şeklinde sözde kalan ifadeler kullanıldı.
Ancak gözle görülür kayda değer bir sonuç alınmadı.
Bu insanların karşılaştıkları insanlık dışı muamelelere bütün dünya medya iletişim vasıtalarıyla şahit oldu.
Bu haksızlık karşısında Birleşmiş Milletlerin (BM) duyarsız tavrı benzerlerindeki gibi yine kendini gösterdi.
Çünkü gerek bu kurum ve gerekse benzer yapıya sahip olanlar için bahane bulmak çok. 
Gerekirse dut yemiş bülbüle dönüyor veya bu husustaki çaresizliğine mazeret bulmasını biliyorlar.
Kurumun adil olmayan mevcut yapısıyla mazlum ve mağdurlar lehine etkin bir karar alma imkanı bulunmuyor. 
Bu nedenle işin içinden sıyrılıp çıkma yolu tercih ediliyor.
Kurum içindeki hâkim güçler bilindiği gibi işlerine geldiğinde, menfaatleri olduğunda sözde demokrasi, barış ve huzur, özgürlük götürme kisvesi altında binlerce kilometre uzak mesafelere gitmesini biliyorlar… Biliyorlar da götürdükleri yine zulüm oluyor!
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres Bangladeş’teki Arakanlı Müslümanların kamplarını ziyaret ederek oradaki yürek burkan sıkıntıları yerinde görmüş.
Guterres, kampların sürekli taşkın ve heyelan tehlikesi altında bulunduğunu, bu Müslümanların karşılaştıkları insanlık dışı vakıanın “sistematik şiddetin en trajik hikâyelerinden" biri olduğunu söylüyor.
Bu insanlar yakınlarını, evlerini, yurtlarını, iş ve aşlarını kaybederken, bu kamplara hangi zor şartlar altında geldiklerini de gördük; yağmur ve çamur içinde yalın ayaklarla üstlerinde doğru dürüst giyecek olmaksızın zalimlerin zulmünden kaçarak Bangladeş’e sığındılar.
Aynı akıbeti Suriyelilerde yaşamıştı, onlarda evlerini, yurtlarını, yakınlarını kaybederek zalimin zulmünden kaçtılar.
Dünyada hâkim emperyalist güçlerin küresel insanlık problemlerine adil ve kalıcı çözüm getirme hususunda samimi olmayışları her geçen gün bu küresel yarayı azdırıyor.
Göçmen ve sığınması meselesi her geçen gün artarken bu yolda toplu şekilde hayatlarını kaybedenler yıllardır devam ediyor.
Haktan, hukuktan ve insanlıktan nasibini almayan uluslararası toplumun küresel insanlık dramına çare olması ise zor görünüyor.
İslam dünyasının gafleti sürdükçe bu tablo da devam edeceğe benziyor...