6 Eylül 2017 Çarşamba

Türkiye olmazsa!




Türkiye olmazsa İslam âleminin hali ne olur?
Dünyanın neresinde olursa olsun mazlum milletlere karşı yapılan haksız ve hukuksuz muameleye karşı çıkan, sesini yükselten tek ülke Türkiye.
Bugün birçok İslam coğrafyası haksızlığa, kan ve gözyaşına maruz kalmış durumda.
Bu yerlerde mağduriyet var, açlık ve sefalet var, insan hakları ihlalleri var.
Ve bu temel hak ve hürriyetlerden yoksunluk her geçen gün bütün İslam coğrafyasına yayılma eğilimi gösteriyor.
Mazlum ve mağdur İslam beldelerinde yaşanan insanlık dramına sesini yükselten tek ülke ise Türkiye.
Sözde insani değerleri savunan ve sahip çıkan ülkeler bu değerlerin tüm insanlığın hakkı olduğunu bir kenara bırakıp sadece kendi menfaatleri olduğu zaman dile getiriyorlar.
Söz konusu Müslümanlar olduğu zaman bu değerler askıya alınıyor.
Yine sözde barışı ve huzuru temin etmek için kurulmuş Birleşmiş Milletler, maalesef bu değerlerin tam tersi olan değerlere sahip çıkıyor.
Bugüne kadar çatışmaların ve insanlık dışı vakıaların meydana geldiği bölgelerde huzur ve güven sağlanamamıştır.
Bunun en büyük ve en çarpıcı örneği Filistin’dir.
İsrail devleti kurulduğundan bu yana geçen yaklaşık 70 senede Filistinliler sürekli olarak sistemik bir soykırıma tabi tutuldukları gibi canları, vatanları, toprakları ellerinden alınmıştır.
Bu insanların canları ve malları bu yolda feda olmuş, uluslararası toplum ve Birleşmiş Milletler ise sadece kınamayla yetinmiş.
Kınamaysa ne giden canları ve toprakları geri getirmiş ve ne de huzur ve güveni…
Şimdi emperyalistlerin yeni kurbanı Arakanlı Müslümanlar…
Sonrasında hangi ülke var sırada?
Arakanlı Müslümanlar sözde insan hakları savunucularının yeni kurbanı.
Arakanlı Müslümanların kelimelerin yetersiz kaldığı durumunu günlerdir yazılı ve görüntülü medyada üzülerek takip ediyoruz.
Arakanlı Müslümanlar Myanmar devletinin zulmünden kaçmak için yaya olarak başlattıkları yolculuğu her türlü imkânsızlığa ve tehlikeye rağmen sürdürüyorlar.
Ayaklarında ayakkabı yok o yağmura, çamura, sınıra döşenmiş mayınlara, açlık ve susuzluğa rağmen kendi topraklarından kaçışlarını günlerdir sürdürüyorlar.
Bu mağduriyete, bu zulme bırakın uluslararası toplumu, hiçbir İslam ülkesi ciddi bir şekilde ses çıkarmıyor.
Myanmar’ın Nobel Barış ödüllü lideri Aung San Suu Kyi hükümetlerinin Rakhine eyaletinde bulunan herkesi koruduğunu söylüyor!..  
Bir ülke liderinin hem de sözde barış ve insan hakları ödüllerinin sahibi olmasına rağmen bu insanlık dramını bu denli hafife alması bulunduğu konumu ve sahip olduğu ödülleri hak etmediğini gösteriyor!
BBC’nin haberine göre son iki hafta içinde 123 binden fazla Rakhine vatandaşı ülkesini terk etmek zorunda kalmış...
Eylül ayının ortalarında yapılacak BM genel kurulunda bu yalanı belgeler ve delillerle dünya kamuoyuna sunmak bir insanlık borcudur.
Müslüman katliamlarını hile ve aldatmacalarla geçiştirenlerin gerçek yüzünün bu belgelerle ispatlanması gerekir herhalde.
Seslerini koltukları ellerinden gidecek diye çıkaramayan ülkeler ise sustukça kendilerini bekleyen akıbetten kurtulacaklarını sanıyorlar…
Ancak bilmeleri gereken bir husus var ki o da Türkiye gerçeğidir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde ülkemiz kimsesizlerin ve mağdurların sesi olma gibi bir asil görevi üstlenmiş ve uluslararası platformlarda mazlumların savunucusu olmuştur.
Temennimiz bu asil göreve bütün İslam ülkelerinin destek çıkmasıdır.
Sadece İslam ülkeleri değil, aynı zamanda insanlığa ve insani değerlere önem veren bütün ülkelerin de…
Bu bütün insanlığın ortak sorumluluğu ve görevidir.

Bakalım kaç ülke Myanmar’da sırf Müslüman olduklarından dolayı maruz kaldıkları bu zulmü gerek uluslararası platformlarda ve gerekse BM’de dile getirme asaletini gösterebilecek?