12 Şubat 2016 Cuma

Rusya'nın Suriye'yi sahiplenmesi

 

 

Rusya Suriye’ye sahiplenmiş görünüyor.

Sözde DAEŞ’le mücadele etmek aldatmasıyla girdiği Suriye’deki akan kanı durdurmak için başka ülkelerin askerinin girmesine izin vermeyeceğini açıkladı.

Rusya’nın bu tutumu dağdakinin gelip bağdakini kovması anlayışına benziyor.

Suriye’yi işgal etmesi kendisine verilmiş tabii bir hakmış gibi dünya kamuoyuna tehditle ilan ediyor.

Suudi Arabistan’ın asker göndermesini hazmedemiyor.

Rusya Başbakanı Dmitry Medvedev’in Alman gazetesine verdiği röportajdaki açıklamasında tarafların görüşme masasına oturmasını zorlamak lazım geldiğini ifade ediyor.

Yabancı askerlerin Suriye’ye girmesini ülkedeki savaşın kalıcı olacağına yol açacağı tehdidini savuruyor.

Bu açıklamasıyla kendisinin Suriye’nin sahibi olduğunu ima ediyor.

Ancak öncelikle kendisinin askerlerini çekmesi lazım geldiğini bilmesi gerektiğini unutmuş görünüyor.

Hem Rusya ve hem de Iran askerlerinin Suriye’den çekilmesini istemek Suriye halkının tabii hakkıdır.

Suriye’deki mesele bu ülke insanlarını kendi öz meselesi olduğuna göre, bu ülkeler askerlerini çekmeli Suriye halkı kendi meselesini halletmelidir.

Aslında bu ülkeler Suriye'ye müdahale etmeselerdi zalim Suriye yönetimi çoktan pes etmiş, ya ülkeyi terk etmiş ya da muhaliflerle anlaşmaya varılmış olacaktı.

Rusya’nın bu açıklamasının aslında hiçbir hukuki dayanağını olmaması gerekir.

Suriye’de bugüne kadar yüzbinlerce masum insan öldürüldüyse ve 12 milyon Suriyeli ülkesinde topraklarını terk etmek zorunda kaldıysa bunda sadece Suriye’nin zalim yönetimi sorumlu değildir.
5 yıldır bu ortamı destekleyen, bu zulmü destekleyen Rusya ve İran’da bu insanlık suçuna açıkça destek vermiş, ortak olmuşlardır.

Yine ülkesini terk etmek mecburiyetinde kalan binlerce insanın göç etmek isterken denizde boğulmalarına sebep olmuşlardır.

Eğer uluslar arası hukuk varsa, uluslar arası toplum bu kurumu kabul ediyorsa bu ülkelerin sorumlularının Suriye yönetimiyle beraber hesap vermesi gerekir.

Maalesef ne uluslar arası hukuk, ne de uluslar arası ceza mahkemesi görevini bugüne kadar yapmamıştır, ya da görev yaptırılmamıştır. Bunda da BM ve uluslar arası toplum hatalıdır.

Suriye meselesi maksatlı olarak bugüne kadar kronikleştirilerek, bu vesileyle emperyalist güçler kendilerine alan açmak, pay çıkarmak istemişlerdir.

Suriye’de Daeş ve diğer terör örgütleri tıpkı diğer İslam ülkelerinde kurulan terör örgütleri gibi bu maksatla kurulmuştur.

Gerek ülkemizde ve gerekse diğer İslam ülkelerinde oluşturulan bütün terör örgütleri emperyalistlerin piyonları olup, İslam ülkelerini zayıflatıp kendi hain emellerini gerçekleştirmek amacını gütmektedir.

Suriye’nin gerçek sahipleri olan muhalif gruplar Rusya’nın kendi ülkeleri adına açıklama yapmalarını tenkit etmeleri gerekir.