22 Eylül 2012 Cumartesi

“Sürdürülebilir gelecek için sürdürülebilir huzur”


 

 
 

Birleşmiş Milletler 21 eylül Uluslararası Barış Günü temasıyla düşmanlıkların durdurulmasını amaçlıyor. Birleşmiş Milletlerin bu yılki teması “Sürdürülebilir gelecek için sürdürülebilir huzur” adını taşıyor…

Birleşmiş Milletlerin misyonu bütün dünyada sürdürülebilir barışı sağlamak. Dünyadaki genel görünüme baktığımızda bu misyonun genellikle söz tarafı ağırlıklı olarak gündemde kalırken, fiiliyata yönelik tarafı ise pek devreye girmiyor veya yetersiz kalıyor.

BM, ihtilaflar yükselmeden barışçı vasıtalarla çözüm bulmaya çalıştıklarını ve kalıcı barışın temellerini inşa etmeleri için insanlara yardımda bulunduklarını ifade ediyor.

Bütün dünyada yankı yapacak hoşgörü, diyalog, işbirliği ve uyum mesajına ihtiyaç olduğuna vurgu yapılıyor.

Fakat gayeleri bu kelimeleri sadece seslendirmekten başka amacı olmayan kötü niyetli kişi ve gruplar, bunları kullanıp kirli emellerinin hayat bulması için çalışmaktalar.

Hayat anlayışını kin ve nefret üzerine kurmuş ancak ve ancak onunla geçimini sağlamaktan başka alternatifi yokmuş gibi davrananlara hangi barış ve hoşgörü elini uzatsan karşılığı kin ve kan oluyor.

Bir bakıma insani değerlerden arındırılmış olanların tek emeli kan dökerek ve yürek yakarak hayatını sürdürmek olmuş…

Barış ve hoşgörü anlayışı köreltilmiş olanlara bir çözüm, bir çare bulmak mümkün mü?

Ülkemizin başına iç ve dış hainlerin destek, gayret ve kirli planlarıyla yıllardır bela edilmiş bir terör örgütü var.

Kanı, vahşeti, katliamı kendine bir görev ve hayat biçimi olarak seçmiş, otuz yıldır emsali görülmemiş vahşetini sergileyip duruyor.

Adını da birilerinin haklarını elde etmek koymuş.

Sözde temsilciliğine ve hak aramasına soyunmuş olduğu bu insanlar adına tamamen istismar ve yok etme gayretinde olduğunu başlangıcından beri açık bir şekilde hain, çirkin, insanlık dışı faaliyetleriyle göstermiş bugüne kadar.

Azgınlığında, vahşetinde sınır tanımıyor.

Bugüne kadar yaptığı vahşetin, ihanetin belki de emsalini bulmak mümkün olmayacaktır.

Sebepsiz yere oluşturulan bir alçak kinin savunucularına gösterilen hoşgörü ve anlayış hep nefretle karşılık bulmuş, zerre kadar iyi niyet belirtisi görülmemiştir.

Bu aslında içinde bulundukları işin tabiatında olan bir yapı, çünkü bu işin kuruluş gayesi birilerinin hakkını savunmak değil, onlara hak kazandırmak değil, bilakis mevcut olanları ellerinden almanın mücadelesidir.

İşin aslı ve amacı böyle olunca hangi hoşgörü elini uzatırsan uzat makul bir karşılık bulamayacaktır.

Buna kendileri yetkili değildir, çünkü kendileri böyle bir iradeye sahip değiller.

Bu terörün doğasında olan bir özelliktir. Terörün amacı toplum üzerinde korku, baskı ve endişe oluşturmak, savunmasız insanlar üzerinde aşırı korku ve baskı oluşturup çirkin emellerine ulaşmak.

Tabiatları gereği de iki seçenekleri var, öldürmek veya ölmek; iki tercih üzerine kurulmuş insanlık dışı bir temel üzerine inşa edilmiş hayat anlayışı...

Bir de taraftar kazanmak için sınırsız yalan… Fiiliyatı öldürmek ve ölmek, teorisi ise aldatmak ve yalan üzerine kurulmuş. Bu işin kazananları ise perde arakasındakiler.

İşte bugüne kadar binlerce insan kandırılarak ölüme gönderildi, kendileri açısından bir hiç uğruna, bu ancak bu çirkin ve hain oyunun asıl planlayıcısı ve destekleyicileri için bir başarı sayılabilir.

Gerisi boş…

Bu işin temelinde yatan ne kürt realitesi, ne de onlara hak arama meselesidir!..

Bu sadece bu ülkeyi kaosa sürüklemek isteyenlerin, ülkenin kalkınmasını ve güçlenmesini istemeyenlerin yegâne gayesidir.

Bu bilinmesi zaruri olan acı bir hakikatin ta kendisidir!

Sadece sloganlar huzuru sağlamada yeterli olmuyor, önemli olan bunların hayata geçirilmesidir.

Dileyelim Birleşmiş Milletler bu yılki barış temasında başarılı olsun…