4 Mayıs 2023 Perşembe

Sudan'ı istikrarsızlaştıran irade

 

Bir İslam ülkesi daha iç savaşa sürüklendi. Aslında emperyalist güçlerin bu yöndeki gayretleri yıllar önce başlamıştı.

Bir Afrika medya kaynağına göre Sudan 2003 yılından beri ihtilaf içinde bulunuyor. Milyonlarca insanın yerinden olmasına geniş çaplı bir yıkıma neden olan bu iç çatışmanın temeli o tarihte atılmış. İhtilafın iki isyancı gurubun hükumetin Darfur bölgesini ihmal etmesi nedeniyle başladığı belirtiliyor. Sudan hükumeti ise söz konusu isyancılara karşı Cancavid olarak bilinen yerel milisleri silahlandırarak isyancılara karşılık verdiği belirtiliyor. Çatışmanın insani krize yol açtığı milyonlarca insanın yerinden olduğu ve yardım ihtiyacında olduğu, ayrıca yüzlerce vatandaşın ölümüne yol açtı.

2019 yılında devlet başkanı Ömer Beşir’in görevden alınmasıyla ülke giderek istikrarsız bir yapıya dönerek bugünlere gelindi.

Ülke bugünkü duruma gelmeden önce Uluslararası Ceza Mahkemesi Ömer Beşir hakkında suç duyurusunda bulunmuş, yargılanmasını istemişti. Sudan'ı bugün içinde bulunduğu duruma sürükleyen iradenin adımları o zaman atılmış görünüyor...

Ömer Beşir sonrasında 2020 yılında geçici hükumetin isyancı guruplarla barış anlaşması imzalamayı kabul edecek çaba göstermiş. Ancak isyancı gurupların hepsi anlaşmayı kabul etmediği, dolayısıyla şiddet bazı bölgelerde devam ede gelmiş.

Sudan'daki ihtilafın kompleks olduğu oyunda menfaat mücadelesi ve çoklu aktörlerin var olduğu ifade ediliyor. Sadece isyancıların hükumete karşı olduğu basit bir vak'a olmadığı, etnik, politik ve ekonomik gerilimlerin bir ağından ibaret olduğu görüşü var.

Ana sebeplerden birinin kaynakların adil olarak dağıtılmadığı, hükumetin kuzey bölgedeki elitler tarafından hüküm sürdüğü, güneyin yoksul bırakıldığı iddia ediliyor.

Hükumet ve isyancı guruplar arasında barış görüşmelerinin yapılması, İhtilafın giderilmesi yönünde çabalar devam ediyor. Ancak gelişmenin yavaş gittiği, çatışmaların savunmasız halk üzerindeki olumsuz durum etkisini sürüdürüyor. Diplomatik çabalarla uluslararası toplumun ihtilafı çözmek için rol oynayacağı ve krizden etkilenenlere yardım sağlanması bekleniyor...

Uluslararası toplumun ve ilgili kurumların konuyu ciddi bir şekilde ele alacağına dair gelişmenin olması biraz zor görünüyor. Çünkü gerek uluslararası toplum ve gerekse ilgili kurumlar benzer konularda bugüne kadar samimi olamamışlar. Olsalardı bugün diğer İslam ülkelerindeki uzun yıllardır devam eden benzer sıkıntılar son bulmuş, bu ülkeler huzur ve güvene kavuşmuş olurdu.

Uzun yıllardır istikrarsız hale getirilen, Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Filistin, Libya gibi ülkeler ne yazık ki huzur ve güvene kavuşamamış.

Hukuk kurallarını uygulamaktan uzak olan Uluslararası Ceza Mahkemesinin bu hususta adil bir icraat göstermediği yukarıdaki ülkelerin bugün içine düşürüldüğü durumdan net bir şekilde anlaşılıyor.