15 Aralık 2010 Çarşamba

Değişimin sancıları

Türkiye yapısal bir değişim yaşıyor, bunu bütün segmentlerde görmek mümkün yönetim şekli, ekonomi, siyaset ve diğer alanlarda…

Ülkemiz bu değişimin yararlı sonuçlarını almaya başlamış.

Kusurlu olarak kaynamış taşları yerinden sökerek onları yerli yerince tekrar yerleştirmek bazı sıkıntıları beraberinde getiriyor. Alışık düzenin değişmesi toplumun bazı kesimlerini rahatsız ediyor tabii olarak.

Tıpkı kırılan bir kemiğin yanlış kaynaması, acı vermese de fonksiyonunu tam olarak yerine getirememesi, ancak kendisinden beklenen görevi aslı gibi yerine getirme fonksiyonundan yoksun olması. Bu durum ise söz konusu uzuvdan beklenen performans ve verimliliği almakta engel oluşturuyor.

Söz konusu uzvu daha verimli hale getirmek için bazı operasyonları yapmak gerekiyor. İlk anda geçici sancıları olsa da ancak gelecekte acılar unutulmuş ve daha sağlıklı bir yapıya kavuşulmuş olacak.

İşte bu sakat yapıdan kurtulup daha sağlı yapıya kavuşmak için şartlar bu değişimi zorlamış. Aynı zamanda uluslararası arenadaki yarışta eşit şartlara sahip olabilmek bu çarpık yapının değiştirilmesini gerektiriyordu.

Bu nedenle ülkemizde yaşanan bazı değişim ve dönüşümlerin sıkıntı ve acısı yaşansa bile kısa sürede bunun yararlı sonuçlarını ülke ve toplum olarak görüp yaşamak gelecek için ümit verici. Meydana gelen değişimleri her alanda; gerek iç politikada ve gerekse dış politikada görmek mümkün.

Bu değişim küresel dünyanın getirmiş olduğu şartların zorunluluğu nedeniyle devam ediyor. Dünyayla politik, ekonomik, hukuki ve demokratik anlamda uyum çabaları ülkemizi ister istemez böyle bir mecraya yöneltmiş ve önemli mesafeler alınmış…

Bu değişimin bir örneği de tarım sektöründe görülüyor. Ülkemizdeki genel değişime ekonomide önemli bir yer tutan tarım sektörü de katılmak zorunda kalmıştır. Belki biraz hazırlıksız yakalanmış ama şartlar sektörü bu duruma sürüklemiş.

Son zamanlarda et üretimindeki yetersizliğin bir nedeni de ülkemizin içine girdiği bu değişimden kaynaklanıyor. Kırsal kesimden şehirlere nüfus kayması; sanayileşme ve şehirleşme oranının artış göstermesi neticesi olarak hız kazanmış görünüyor.
Sadece ticari olarak değil nüfusun bir kısmı geçim ekonomisi gereği kendi ihtiyacını üretirken, üretici konumundan tüketici konumuna geçmiş.

Aynı zamanda besiciliği ticari olarak yapanlarında yaşanan bu değişim gereği işlerini bırakmaları ya da başka alana yönelmeleri, et üretiminde açık doğmasına neden olmuş. Buna birde uzun yıllardan beridir hayvancılık için çok yararlı olan yaylaların değerlendirilmemesi eklenince söz konusu alanda bir başka olumsuz faktör olmuştur.

Hayvan yetiştiriciliğinin merkezi ve potansiyeli konumunda olan doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesinde son 30 yıldır yaşanan olumsuz gelişmeler hayvancılık sektörüne büyük ölçüde darbe vurmuş.

Sürekli yeni işyerlerinin açılmasına ve üretim artışı olmasına rağmen işsizliğe bir türlü büyük oranda kesin çözüm bulunamamış.

Tarım sektörü bir değişim yaşıyor emek yoğun işletmeler teknoloji ağırlıklı sisteme geçiş yapıyor. Son zamanlarda et fiyatlarında yaşanan fiyat artışlarına baktığımızda birkaç soruyu beraberinde getiriyor. Türkiye, hızla sanayileşirken ve ihracatının yüzde 90’lık kısmının sanayi ürünlerinden olmasına rağmen, aynı zamanda bir tarım ve hayvancılık ülkesi. Bu özellik aynı zamanda ülkemiz için önemli ayrıcalık. Bu özelliğini sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak sadece bölgesinde değil dünyada ülkenin stratejik önemini artıracağı gibi gelecek nesiler içinde gıda güvenliğini sağlamış olacak. Netice olarak değişim gelecek adına ümit veriyor.