Yeşil Ekonomi ve Yönetimi (1)
Sanayi devriminin
başladığı 1800’li yıllardan günümüze kadar sanayileşmenin artması, çeşitlenmesi
ve yaygınlaşmasına bağlı olarak tabii sermaye ve çevre ağır yaralar aldı.
İnsanoğlunun sürekli
araştırma ve geliştirme arzusu, çağlar boyunca her alanda sürekli yeni teknolojilerin
bulunmasını ve insanlığın hizmetine sunulmasını sağladı. Yaklaşık iki asrı bulan
sanayileşme ve her sektörde uygulanması nedeniyle çevre ağır bir şekilde
tahribata uğradı.
Günümüzde en çok
konuşulan ve gündem oluşturan konular arasında çevre kirlenmesi, iklim
değişikliği, küresel ısınma, su kirliliği ve darlığı, toprak kirliliği ve
azalması gibi temel konular bulunuyor.
Sanayi devriminin
başlangıç safhasında tabii sermayenin zengin oluşu ve çevre üzerinde oluşan
zarar ve kayıpları telafi etme potansiyelinin yüksek olması hayati önemi olan
çevre faktörünü arka planda bıraktı.
Geçtiğimiz yüzyılda
toplumların ulaştıkları zenginlikler yenilenemez kaynaklara dayalı olarak
gerçekleşti.
Bu durum sadece
büyümeye odaklanmış bir ekonomi anlayışının neticesiydi.
Tabii sermayeyi
koruma anlayışından yoksun olan bu yaklaşım insanoğlunun ihtiyaç duyduğu su,
toprak gibi temel tabii kaynakları kirlettiği gibi, aynı zamanda ihtiyacı
karşılayamayacak bir duruma doğru yöneldiği gözleniyor.
Başta insan olmak
üzere, canlıların hayatlarını sürdürmeleri için ihtiyaç duydukları gerekli
bütün kaynaklarla donatılan gezegenimiz her geçen gün bu temel kaynakların
azalmasıyla kırılgan bir yapıya doğru sürükleniyor.