Basit bir tanımla
tabiat, tabii manzara şeklinde ifade edilen çevre fiziki, kimyasal ve iklim,
toprak ve canlılar gibi biyotik faktörler karmaşıklığından oluşuyor.
Çevre konusu hemen hemen bütün uluslararası toplantıların gündeminde yer alarak bu hususta karşılaşılan zorluklar ve çözüm önerileri ve önleyici tedbirler üzerinde duruluyor.
Çevresel bozulma
biyolojik çeşitliliğin kayıplarında artış, su darlığı, arazi küçülmesi ve tabii
kaynakların elde edilmesinde şartların sürdürülemez bir yapıya doğru gidiyor
olmasını gösteriyor.
Başta insanlar olmak üzere, bütün
canlılar için tehdit oluşturan küresel çevre problemlerine karşı dünya bir
çözüm arayış içinde bulunuyor.
Bu nedenle yeni bir
ekonomi modeli ağır bir şekilde tahribata uğrayan çevreyi iyileştirmek adına
kaçınılmaz görülüyor.
Dünyanın gündeminde
bir taraftan çevre ve tabii kaynaklar üzerinde ağır yaralar açan olumsuzlukları
hafifletme ve yok etme çabaları bulunurken diğer taraftan çevreyi
sürdürülebilir bir yapıya kavuşturma hedefi var.
Ülkeler dünyanın karşı karşıya kaldığı çevre kirliliği, iklim değişikliği ve bunun sebep olduğu sorunlara çözüm getirmek için birlikte çalışmalar yürütüyor.
Gerek hükumetler ve
sivil toplum kuruluşları nezdinde ve gerekse özel sektör ve işletmelerin
yapacakları faaliyetlerde çevre konusu gündemin önde gelen maddesini
oluşturuyor.
Tabii kaynaklara insanlığın en
değerli malı olarak bakılıyor.
Bu nedenle çevreye
daha az zarar veren, çevreci rekabetçi ürünlerin hızlı bir şekilde üretilerek
tüketime sunulması amaçlanıyor.
Geçmişin kaynak
yoğunluklu kalkınma modeli maliyetlerin yükselmesine, verimlilik düşüşüne ve
ekonomik faaliyetlerin bozulmasına yol açan bir model olarak değerlendiriliyor.
Mevcut durumda 15 adet çevre
problemi gözleniyor;
Kirlilik, küresel ısınma, nüfus artışı, tabii kaynak tükenmesi, atık bertaraf edilmesi, iklim değişikliği, biyolojik çeşitliliğin kayba uğraması, orman azalması, okyanus asitleşmesi, ozon tabakasının azalması, asit yağmuru, su kirlenmesi, şehirleşmedeki artış, halk sağlığı konuları ve genetik mühendisliği şeklinde sıralanıyor.
Mevcut üretimin
ve tüketim modelleri üzerine bağımlı kalmış küresel ekonomi yapısının ekosistemler
üzerine ve kritik hayat destek sistemleri üzerine ağır yükler getirdiği kabul
ediliyor.