Birleşmiş Milletlerin bir raporuna göre (2013), ülkeler, 2008 yılında küresel finans krizinin başlamasıyla dünya ekonomisinde yapısal değişikliklere uyum sağlamak için, yeni ekonomi politikaları benimsemek zorunda kaldı.
Bütün dünyada
ekonomik ve kapsamlı ekonomilere geçiş, ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişmesi
için temel olarak görülüyor.
Yeşil bir ekonomi ise
kurumsal reformlar ve düzenlemeleri kapsıyor.
Çevre dostu ürünler
üreten sistemleri kurmak, çevreye zararlı ve riskli olan atıkları ve israfı azaltmak,
yeşil ekonominin temelini oluşturuyor.
Çevreyi ve kaynakları
en fazla zorlayan enerji, inşaat, otomotiv ve tarım önde gelen sanayi
sektörleri arasında sayılıyor.
Yeni sistem temel
sektörlerin ıslah edilmesini yeniden yapılandırılmasını kapsayan bir dönüşümü hedefliyor.
Yeşil ekonomiye geçiş
mümkün olduğu kadar çevreye çok daha az zarar veren üretim metot ve
sistemlerinin araştırılıp ve geliştirilip uygulamaya alınmasını esas alıyor.
Yeşil ekonomi üretim
ve markalaşma süreçlerinin yeniden şekilleneceği bir yönetim modeli olarak
görülüyor.
Yeşil ekonomi gelişme
ve büyümenin alternatif bir vizyonu olarak düşünülüyor.
Bu nedenle yeşil
ekonominin dinamiklerini hareketlendirmek gerekiyor.