Günümüzde
bazı İslam ülkeleri batı ve emperyalist güçlerin baskı ve kuşatması altında.
Güçlerini
birleştiren sömürü güruhu özellikle İslam ülkelerinin zayıf taraflarından
istifade ederek, menfaatlerine olan bu çarpık düzeni sürdürmeye çalışıyorlar.
Daha
doğrusu böyle bir ortamın var oluşu, devamı kendi menfaatlerinin devamını
sağlayacaktır...
Yaptırım
kılıfı, sömürü ve haksızlık üzerine kurmuş oldukları hileli düzeni sürdürmek
için istedikleri zaman uygulamaya koydukları bir hain plandan başka bir şey değil.
Bu
aynı zamanda bağımsız bir ülkenin haklarını gasp etmekten başka bir anlama
gelmiyor.
Eğer
bu parazitler sömürü düzenlerini bir ülkede sürdürüyorlarsa ve istedikleri gibi
kukla bir idare varsa ve bu düzen sürdükçe onlar için bir sıkıntı yok...
Eğer
sömürülmede bir sıkıntı ve tehlike oluşursa ellerinin altında hazır tuttukları bir
takım karşı faaliyetleri harekete geçirerek amaçlarına hile ve desise ile
ulaşma yoluna başvuruyorlar.
Bu
entrikalar terör olabilir, o ülkenin bazı güçlerini içerden kuşatmak ile
olabilir… Çirkin emellerini gerçekleştirmek için bahane bulmada usta
olduklarında hiç şüphe yok.
Yaptırımlar
özellikle İslam dünyasının ekonomik gelişmesi, kalkınmasını ve refah
seviyesinin yükseltilmesini önlemek için bulunmuş bir kılıf.
Özellikle
bulunduğumuz bölgede bulunan İslam ülkelerinin birbirleriyle yapacakları her
türlü ticari ve ekonomik faaliyetlerine gem vurarak, örtülü bir şekilde sırf bu
ülkelerin gelişme ve kalkınmasını önlemek amacını taşıyor.
Kitle
imha silahların varlığı, nükleer silah üretimi, terörist organizasyonlara ortam
hazırlamak ve bunun bazı ülkelere karşı tehdit oluşturması gibi birçok neden yaptırım
uygulanmasında gerekçe olarak gösterilebilmekte.
Bu
düzen Osmanlı İmparatorluğunun içerdeki hain güçlerin yıkılması ile bir asırdır
devam ediyor.
Çünkü
söz konusu ülkeler için İmparatorluk bir yönlendirici, sığınacakları güvenli
bir liman, dahası İslam âleminin birlik ve beraberliğini, istikrarını sağlayacak
yegâne bir varlıktı.
Osmanlı
İmparatorluğu sömürü düzenin kurulması için yıkıldı, İslam ülkelerinin geri
kalması ve zenginliklerinin sömürülmesi, bugün birçok İslam ülkesinde uygulanan
vahşetin yapılması için yapıldı.
Yaptırıma
maruz kalan ülkelerin bu durumu ise günümüzün geçerli yönetim şekli olan demokrasiye
sahip olmamaları veya sağlıksız bir demokratik yapı ile yönetilmelerinden ileri
geliyor.
Dolayısıyla
bu ülkeler uluslararası arenada gerçek güçlerini birleştiremiyor, kendi
haklarını yeterince savunamıyorlar.
Hep
başkalarının ağzına bakarak görüşlerini dile getirebiliyorlar. Bu da İslam ülkelerine
ve hem de küresel barış, istikrara olan katıklarında eksiklik oluşturuyor.
İslam
ülkelerine haksız bir şekilde uygulanan yaptırımların aslında bir hukuksuzluk
ve haksızlık uygulamasından başka bir şey değil.
Yine
bu haksız uygulamada en büyük hata ve eksiklik ise İslam ülkelerinin ortak
bir irade ortaya koyamamalarından ileri geliyor.
Medeni
cesaretlerinin eksikliği ve kişisel çıkarlarının gitmesinden korkmaları,
gereken ortak çıkış ve savunmalarına engel oluşturuyor.
Türkiye
gibi, daha doğrusu bu hususta önderlik edecek tek ülkenin de Türkiye olması;
gelişme ve kalkınması bazılarını, aslında emperyalist güçleri rahatsız ediyor!
Onlar
da biliyor ki Türkiye’nin her alanda güçlenmesi küresel terörün bitmesi olacak; sadece İslam âleminin
çektiği sıkıntılar değil, aynı zamanda bütün mazlumların sıkıntılar birer birer yok olacak…