Uluslararası
zorluklara, sıkıntılara çözüm bulmaktansa seyirci kalmayı ve kendi akışına
bırakmayı artık bir prensip haline getirmiş Birleşmiş Milletler (BM) Suriye ile
ilgili son durum hakkındaki raporu ise iç açıcı değil.
Suriye’nin
parçalanma riski ve giderek kaosa sürüklendiği kanaatine varmış olduğunu
açıklıyor.
BM
yetkilileri Güvenlik Konseyine ve uluslararası topluma çağrıda bulunarak kan
dökülmesine son verilmesi için bir araya gelmesi teklifinde bulunuyor.
Krizin
sadece Suriye’de değil bölgesel sonuçları olduğu ve kalıcı ve kapsamlı bir uğraşı
gerektirdiği vurgulanıyor.
Suriye’deki
durumun yirmi yıl önce Ruanda’da yaşanan soykırım benzeri bir yapıya doğru
yöneldiği, eğer politik bir çözüm bulunmazsa şiddettin bütün bölgeyi
ateşleyeceğinden korkuluyor.
İç
savaşın başladığı 2011 yılından buyana 100 bin kişi hayatını yitirdi, yaklaşık
2 milyon insan ülkesini terk etti ve 4 milyon kişi ise ülke içinde yerinden
oldu. Bunlara ilaveten 6,8 milyon Suriyeli, yarısı çocuk olmak üzere acil
yardım bekliyor.
İnsani
yardımların bu insanlara ulaştırılmasında da hükümet güçlerinin engellemesinden dolayı sıkıntı
var.
İnsani
organizasyonlar bu yerlere ulaşamıyor.
BM
insan hakları yetkilileri Suriye’de ciddi insan hakları ihlalleri, savaş suçları
ve insanlık suçlarının bir kural haline geldiğini ifade ediyor.
Hükümet
güçleri Suriye’de kendi halkının üzerine ayrım gözetmeksizin, orantısız bombalama
ve hava bombardımanları, taktik balistik füzeler, misket bombaları ve
termobarik bombalar, ki bunların tahribatının atom bombasına eşdeğer olduğu
söyleniyor, yağdırıyor. Bu silahlar kullanıldığında yoğun nüfusu olan alanlarda yaygın
zararlar ve kayıplara yol açıyor olduğunu BM yetkilileri söylüyor.
Suriye’de
her türlü insani değerlerin ve uluslararası kural ve yasaların hiçe sayıldığı
bir süreç yaşanıyor.
Açıklamalara
göre her türlü silah kullanılıyor. Bu silahları Suriye yönetimine kimler
sağlıyor?
Suriye’deki
iç çatışmanın bu kadar uzamasının arkasında hangi hesaplar bulunuyor?
Uluslararası
toplumun bu deneli kayıtsız kalışı hala Suriye üzerinde bir anlaşma
sağlanamadığından mı ileri geliyor!
Uluslararası
insani organizasyonlar bu konuda neden sessiz kalıp, gerekli tepkileri neden
göstermiyorlar?
Çok
sayıda bulunan bu insan hakları, çocuk hakları gibi kurumlar ciddi ve sürekli
olarak konunun vahametini dile getirseler, BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası
toplum da bu hususta gerekli olumlu adımları atmak zorunda kalır.
Her
türlü silah kullanıldığına göre, yine silah lobileri yeni yaptıkları silahları
mı canlı olarak Suriyeliler üzerinde test ediyorlar…
Üç
yıldır her türlü suçun işlendiği ki bunlara mevcut uluslararası kuruluşlar gerektiğinde
ve işlerine geldiğinde karşı çıkıyorlar; hatta toplumsal gösterilere karşı güvenlik
güçleri tarafından yapılan yasal ve haklı müdahaleleri tenkit etmesini bilen
kurum ve kuruluşlar, bu insanlık vahşeti karşısında sessiz kalabiliyorlar.
Suriye
çıkmazı üç soruyu akla getiriyor;
1-
Uluslararası toplum Suriye’deki
vahşeti sonlandırmak için henüz bir mutabakata varamadı.
2-
Silah lobileri ve arkasındaki güçler birtakım
silahları bu insanla üzerinde test ediyor olmaları çözümü geciktiriyor.
3-
Suriye’deki vahşetin ve kargaşanın
devamı ve bütün bölgeye yayılmasını isteyen güçler çözüm için gerekli adımların atılmasına engel oluşturuyor!
Bunlara başka sebepler de eklenebilir…
Bu
ihtimaller de uluslararası toplumun bölge üzerinde derin hesaplarının olduğu
endişesini akla getiriyor!...