3 Temmuz 2013 Çarşamba

Şer güçlerin kozları


 

 
Gerek ülkemiz üzerinde ve gerekse diğer İslam ülkelerinin üzerinde oynanmak istenen bitmek bilmeyen kozları var.

Dış güçlerin ülkemiz üzerinde istedikleri zaman kullanmak istedikleri malum kozlardan bazıları; bir mezhep çatışmasına ortam hazırlamak, bir diğeri ırkçılık yani etnik kimlik üzerinden hain emellerine ulaşmak. Bunları geçmişte ülkemiz acı örnekleri ile yaşadı.

Bunların haricinde ülkemizi ve diğer komşu ve yakın İslam ülkelerini bekleyen muhtemel çatışmaya ortam hazırlayacak kozlar ise gıda ve su kaynakları olabilir. Ülkemiz gerek su kaynakları ve gerekse sahip olduğu zengin ürün çeşitleri ve verimli toprakları yine zengin iklim çeşitliliği ile bir ayrıcalık oluşturuyor. Gıda ve su kaynakları gelecek yıllarda daha da önemini artıracak!..

Bulunduğumuz coğrafya çatışmalara karşı hassas ve müsait bir yapıya sahip. Bu hassasiyetlerin giderilmesi de bazı şartlara bağlı, barış süreci bu yönde atılmış önemli ve hayati bir adım…

Bu tür hassasiyetler sürekli gündemde tutularak gerek ülkemiz gerekse diğer İslam ülkeleri asıl olması gereken gündemden hep uzak tutulmuş...

Mısır’a baktığımızda bu ülke üzerinde hain emelleri olanlar var. Fakat o gösterilere katılanlar bu inceliğin farkında değil.

Nil nehri bu ülke ve nehrin geçtiği diğer İslam ülkeleri için hayat kaynağı. Zaman zaman bu hususta Nil nehrine sınır olan ülkeler arasında gerginlikler ve sözlü atışmalar yaşanıyor.

Ama Nil nehri üzerinde asıl hain ve çirkin emeli olan bir başka devlet var. “Nil’den Fırat’a” arzu ve emelini gerçekleştirmek isteyen bu devlet bu hain emelinden vaz geçmeyecektir. Bugün Mısırda yaşananlar aslında bu hain emelin bir tezahürüdür. Bu durum ülkemizi de yakından ilgilendiriyor. Çizilen sınırın bir tarafı ülkemizde bulunuyor. Nil’den Fırat’a kadar olan bu kısım bazılarının rüyalarından çıkmıyor.

Bunun için ülkemizde bugün 30 yılı aşan bir zaman süresince devam eden çatışmanın barışla neticelenmesini gerek içerdeki birkaç işbirlikçi ve gerekse hain dış güçler istemiyor.

Çünkü hayalleri boşa çıkıyor ve temennimiz de böyle olmasıdır. Fırat bölgesinde bugüne kadar yaşananlar, çekilen acı, maddi ve manevi kayıplar hep o hain emelleri olanların işine yaramıştır. Hep onları sevindirmiştir.

Yaşanan barış sürecinin tamamlanması ile söz konusu bölgemiz her bakımdan çok daha iyi bir duruma gelecektir.

Sürecin başlamasının hemen akabinde yatırımların artış eğilimine girmesi bunun açık bir göstergesidir. Süreç tamamlandığında bu gelişmelere göre, bunun tabii sonucu olarak yatırımlar daha da artacaktır…

Bu inceliği öncelikle bölge halkının iyi anlaması, iyi fark etmesi gerekiyor… ki bu olumlu gelişmeler kendileri açısından çok daha hayırlı ve yararlı neticelere yol açacaktır…

 

Netice olarak Mısır’daki gösterilerin asıl amacı belli, birilerinin değirmenine su taşımaktan başka bir amaç gütmüyor. Bu inceliği de hem o gösterilere katılanlar ve hem de muhalefetin iyi anlaması ve kavraması gerekiyor. Ülkelerini her geçen gün zaafa düşüreceklerine demokrasinin kurum ve kurallarına saygılı olarak isteklerini bu çerçeve içerisinde diyalog yolunu çalıştırarak dile getirmeleri gerekiyor…

Suriye’de ise ülkenin zalim lideri yakıp yıkarak insanlarını öldürmeye devam ediyor, arkasına aldığı güçlerle vahşetini sürdürüyor…

Irak’ta patlamalar 10 yıldır devam ediyor, bu ülkenin yetersiz, dar görüşlü lideri yıllardır ülkesini bu kaostan kurtaramadı.

Anlaşılan o ki şer güçlerin hile ve oyunları bulunduğumuz bölgede bitmek bilmeyecek gibi görünüyor. Huzurun, refahın tesisi ve sürdürülebilir olması ise olaylara at gözlüğü ile değil de, geniş bir açıdan derinlemesine bakarak analiz etmeyi gerektiriyor. Yoksa maddi ve manevi olarak anlamsız takıntılara takılıp kalma fayda yerine zarar getirecektedir!