4 Temmuz 2013 Perşembe

Bu zafer kimin?


 

 

Mısır’da seçimle, halkın iradesiyle iş başına gelmiş demokratik yönetimi ordu ve muhalefet dış güçlerin işbirliği ile alaşağı ederek kutlamalar yapıyor, bu ülke adına üzüntü verici bir durum.

Bu zafer yaklaşık bir yıldır tahrir meydanından çıkmayan muhalif grupların mı?

Bu zafer muhalefet liderlerinin mi?

Bu zafer bir kahraman gibi ortaya çıkan Mısır ordusunun mu?

Bu zafer Mısır halkının mı?

Aslında zafer gibi gösterilen kutlamalar bunların hiç birinin değil!

Aslında bu bir zafer değil bir çöküş, yıllarca bekleyerek bir yıl önce elde ettikleri demokrasinin çöküşü!

Bunlar ancak bu kutlamalarla kendilerini kandırıyorlar.

Çünkü yıllarca demokrasiyi bekleyip günümüzün en geçerli rejimi olan bu sistemi kör topal olarak ancak bir yıl yürütenlerin zaferi olamaz.

Mısır muhalefeti büyük bir yanlış yaptı, onlarca yıl beklediği demokrasiyi kendi elleriyle baltaladı.

Şimdi daha mı iyi olacak, ne yazık ki hayır…

Daha iyi olsaydı dünyanın bütün kalkınmış olan rejimleri demokrasiyi seçmezdi, askeri yönetimle yönetilirdi.

Demokrasiyi sadece kendileri için en iyi yönetim biçimi olarak gören batı zihniyeti maalesef bu rejimi hemen hemen Ortadoğu’daki İslam ülkelerinin hiçbirine layık görmüyor! Bu aynı zamanda bu insanların hür iradelerine olan en büyük saygısızlıktır.

İşlerine böylesi dikta rejimleri çok daha iyi geliyor.

Rakiplerini alt etmenin bundan daha kolay, zahmetsiz ve masrafsız yolu olamayacağı için demokrasiyi kendilerine, dikta rejimlerini de söz konusu İslam ülkelerine layık görüyorlar.

Maalesef bu acı gerçeği ülkemiz hariç hemen hemen bütün Ortadoğu ülkelerinde görmek mümkün. Ya kukla yönetimler veya askeri yönetimler, emperyalist ve sömürgeci güçlerin her zaman tercihi olmuş.

Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasıyla kurulan bu devletlerin hiç biri, petrol zengini olanlar hariç, istikrar bulamamış; kör topal ayakta kalmaya çalışmışlar.

Söz konusu ülkelerin bu hastalıklı yapıdan kurtulmaları ve kurtulmanın yollarını aramaları gerekiyor, bugün Suriye’nin, Mısır’ın yaşadığı duruma düşmemek için…

Şeyhlikle, krallıkla, sultanlıkla yönetilen ülkeler taçlı demokrasiyi tercih ederek bu unvan ve makamlarını koruyabilirler.

Bugün birçok Avrupa ülkesinde bu yönetim şekli var. Onlar kendi değerlerine sahip çıkmasını bilirken İslam ülkeleri için bu tür yönetim biçimini uygun bulmuyorlar.

Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinin bu gerçeği görüp bu doğrultuda harekete geçmeleri hem kendileri ve hem de bölge için yararlı olacaktır. Kuzey Afrika ülkeleri, Mısır, Tunus ve Libya bu değişimi yaptılar, fakat gerek bu ülke insanlarının ve gerekse demokrasi denilen çoğulcu rejimin oyuncularının bu konuya hazırlıklı ve dikkatli olmaları gerekiyor. Bu hususta birikim ve tecrübesi olan dost ülkelerden yardım almalılar, özellikle ülkemizden…

Tahrir meydanında zafer kutlamaları yapanlar için söylenecek söz, “ne yazık ki bu bir zafer değil”, bu bir zaferse o da ancak ve ancak başkalarına aittir…

Bu noktayı iyi kavrayıp, anlamaları lazım.

Zafer aslında başkalarının, gerçek zaferi onlar sessiz ve derinden kutluyorlar! Düşlerine hayallerine bir adım daha yaklaşmanın mutluluğunu yaşıyorlar.