Oyun aynı, oyuncular aynı, mağdurlar aynı!
İslam dünyası ne yazık ki bildik çirkin oyunlara gelmekten bir
türlü yakasını kurtaramıyor.
At gözlüğünü çıkarıp da olayları derinlemesine bütün yönleriyle göremiyor.
Bu sığlıktan, kısa görüşlülükten, noksan ve dar kafalılıktan bir
türlü kurtulamıyor.
Zengini hep “bana ne” deyip olaylara sessiz kalıyor.
Emperyalist oyunlara karşı sustukça, sesini kestikçe sıranın ona
geleceğini bir türlü anlama aklıselimine sahip olamıyor.
Demokratik yollardan görüşünü ortaya koyma, savunma ve hak arama
medeniliğini gösteremiyor…
Mısır’da ilk hareketin başladığı 2011 yılından bugüne Mısır
halkı hangi gerekçe ile sokaklara dökülmüştü?
Demokrasi isteği ile.
Ve bu yolda hayli bir yol alarak seçimlere gidildi. Halkın
desteğini alan %50’nin üzerinde bir oy çokluğu ile iş başına gelen kişi hazmedilmedi.
Daha doğrusu dış güçler, emperyalist güçler, sömürgeci güçler
buna müsaade etmedi, sahte demokrasi savunucuları buna rıza göstermedi…
BBC tahrir meydanından karargâh kurup sürekli tahrik edici
yayınlar yaptı. Protestoculara çanak tuttu, onlardan yana görünerek, empati
yaparak protestocuların sayısının her geçen gün artmasında önemli rol oynadı…
Maalesef demokrasinin ne olduğunu tam anlayıp kavrayamayan halk
bunu kendileri için bir ayrıcalık ve kurtuluşu yolu olarak algıladı. Bu hain,
çirkin oyunu ne yazık ki anlayamadı.
Tabii ki böyle bir ortamı provokatörler, kışkırtıcılar kaçırır
mı? Elbette hayır, kendileri için biçilmiş kaftan gibi geldi. Kötü niyetliler
her zamanki gibi bu durumu iyi değerlendirdiler. Neticede amaçlarına kavuştular…
Mısır konumu itibariyle stratejik ve hassas bir bölgede
bulunuyor.
Mısır muhalefeti ilk defa halkın hür iradesiyle işbaşına gelmiş
liderinin hakkına saygı göstermesini bilemedi. Muhalefet kendi kişisel menfaatini
ülkensin menfaatinden üstün tuttu.
Bu da muhalefetin ya demokrasiyi bilmediğini, ya da demokratik
rejimle yaşamak istemediğini gösteriyor veya demokrasi işine gelmiyor.
Şimdi ordunun bütün emperyalist güçlerin kışkırtmasıyla halkın
hür iradesiyle seçilmiş devlet başkanını görevden alması ile durum öncekinden
çok mu daha iyi oldu?
Ekonomik durum mu düzeldi mi?
Huzur mu geldi?
Bu yanlış, çarpık anlayışın iyi bilinmesi gerekiyor…
Yaklaşık üç yıldır Mısır halkı sokaklarda, bu duruma hangi
ekonomi dayanır, bırakın Mısır’ı dünyanın en zengin ülkesi bu tür sorumsuzca
sürdürülen gösteriler neticesinde batamaya mahkûm olur.
Bu kirli oyun sadece Mısır için planlanmış değil, hedef bütün
İslam dünyasını aynı duruma düşürmektir. İslam ülkelerinin özellikle
bulunduğumuz bölge ve yakın çevremizde ki ülkelerine baktığımızda durumun
vahameti net bir şekilde görünüyor.
Emperyalist güçlerin bu çirkin ve hain oyunlarının boyutlarının
nerelere kadar uzanacağını iyi analiz etmek gerekiyor.
Mısır halkı ülkesini korumak ve daha kötüye gitmemesi için
liderlerinin önderliğinde sağduyulu hareket etme yolunu tercih etmeli.
Seçimlerin en kısa zamanda yapılması için gerekli çalışmaları
yapmaları, çıkacak sonuca saygılı olmaları gerekir. Böylece huzura ve
ekonomilerinin güçlenmesine katkı sağlayabilirler.
Mısır halkı başta liderleri olmak üzere Suriye durumuna düşmemek
için gerekli sağduyuyu, dikkati ve hassasiyeti göstermeli. Taraflar
birbirlerine ülkeleri adına, birlik ve beraberlik adına çağrıda bulunarak bu geçici
dönemi en az zayiatla atlatmanın yollarını aramalılar. Elde ettikleri demokrasi
nimetinin tamamen gitmemesi için akılcı çaba sarf etmeleri gerektiği gerçeğini
akıldan çıkarmamalılar. Bu da sükûneti, sağduyuyu gerektirmektedir…