Derin güçlerin ülkemiz
üzerindeki hain planları hiç bitmez.
Biri bitmeye yüz tuttu mu,
bir diğeri hemen devreye girebilecek şekilde hazırda beklemektedir.
Yani hain güçlerin hile
ve desise planları sadece A, B, C’den ibaret değil, alfabenin 29 harfini
kapsayacak kadar çok.
Biri gündemden düştü mü
veya geçerliliğini yitirdi mi, hemen bir diğeri devreye girmektedir… Bu hain
planlar dönüşümlü olarak çalışacak şekilde organize edilmiştir.
Ülkemiz kendi hür iradesi
ile hareket eden bir karaktere sahiptir, tabii bu iradeye bazı güçler
tarafından el konulduğu dönemleri hariç tutarsak…
İşte bu millet iradesini
hiçe sayan güçler hep tetikte bekliyor, bu durum da buna karşı bir tavır
alınmasını sürekli kılıyor.
Bu neden böyle! Ülkemizin kendine has özellikleri var.
İmparatorluk bakiyesi
olması nedeniyle dikkatleri hep üzerine çekiyor.
Ülkemiz sahip olduğu
tarihi değerleri, coğrafi konumu ve asırlara dayanan devlet tecrübesi ile çoğu
ülkelerden farklı bir özelliğe sahip...
Bunlardan biri öncelikle
bir İslam ülkesi olması ve imparatorluk döneminde asırlarca hilafet makamında
bulunması ile İslam âlemine bu süre zarfında huzur ve güven sağlamış olması...
Bunun açık delili ise,
geride bıraktığımız bir asırlık dönemi önceki asırlarla mukayese
yaptığımızda açık bir şekilde görmek mümkün…
Ülkemiz özellikle son on
yılda her hususta birtakım iç ve dış engellemelere rağmen önemli gelişmeler
kaydetmiş, bunu da sürdürülebilir hale getirmiş olması bazılarını
endişelendiriyor. Bu endişenin yersiz olduğunu belirtmekte de fayda var...
İşgalci ve
emperyalist güçleri korkutan bir diğer neden ise, sömürgeci güçlerin ülkemizin
dışında kalan İslam ülkelerini kontrol altına almaları kolay olurken, bunun
bizim ülkemiz için o kadar kolay olmaması ve aynı zamanda söz konusu kontrolün ülkemize
geçme endişesi...
Bir başka önemli husus
ise İsrail gibi yayılmacı ve işgalci bir devletin bu coğrafyada yer alması. İsrail
sahip olduğu küresel güç sayesinde her isteğini uluslararası ortamda kabul
ettirebiliyor…
Bunun dışında ülkemizde
aynı dini, aynı kültürü ve aynı dili asırlardır paylaşmasına rağmen ve bu
değerler bir milleti ayakta tutan bağlayıcı unsurlar olmasına rağmen, bu
kuvvetli bağları ırkçılık, fitne ve fesatla çözme yoluna giden derin ve hain güçlerin tetikte beklemeleri...
Farklılık olarak düşünülen unsurlar sadece
ülkemize has değil. Bundan çok daha ayrımcı ve ayrışmaya meyilli özelliklere sahip olan ülke ise özellikle
Amerika. Bu ülkede 72 millet olmasına rağmen kimsenin aklına ayrılıkçı
unsurları harekete geçirmek gelmiyor. Gelse bile bunu çalıştırmak mümkün değildir. Bu da bu insanların ekmeğini yediği, suyunu içtiği ülkelerine hıyanet edecek bir vefasızlık örneği göstermemektedirler.
Fırsatçılar
tarafından etnik ve sekter unsurların kolayca
işlenerek aleyhimize kışkırtılması ancak ve ancak şark zihniyetinde var. Bu da
herhalde esası bırakıp, küçük ve faydası olmayan ayrıntılara takılmaktan ileri
geliyor.
İçerdeki ve dışardaki menfaat
çevreleri bu özellikleri iyi biliyor ve bu yapıyı çabukça o ülkenin aleyhine
olacak şekilde harekete geçirebiliyorlar...
Buna bir de komşu
ülkelerde sürekli olarak yaşanan istikrarsızlığı eklersek ülkemizin içinde
bulunduğu hassas yapı daha da iyi anlaşılıyor.
Bazı hususları ve safiyene
görünen istek ve talepler umulmadık ve beklenmedik ölçüde sonuçlara ortam
hazırlıyor.
Bu şartları
bünyesinde barındıran ülkemiz rehaveti kabul etmiyor…