Geçen hafta
işlenen toplu katliamın vahşet görüntülerinden sonra nihayet uluslar arası
toplumda bir kıpırdanma meydana geldi, fakat şimdilik işlerlik kazanmadı.
BM Güvenlik konseyi son toplantısında da Suriye’ye saldırı konusunda bir anlaşmaya varamadı.
Kimyasal silah kullanmaları nedeniyle uluslararası
normları ihlal eden ülkeler sorumlu tutulmalıdır...
İngiliz parlamentosunun Suriye’ye
müdahaleyi reddetmesi neticesinde, ABD uluslararası koalisyon arayışında
olacak, Suriye krizinde birlikte hareket etmek için, ABD savunma bakanının açıklamasına
göre.
ABD Savunma Bakanı Hagel, BM
gözlemcileri tarafından elde edilen bilgilerin geçen haftaki saldırıda kimyasal
silah kullanıldığının teyit edildiğini söylüyor.
ABD kimyasal silah kullanıldığı
kanaatine varmış, bu laboratuar değerlendirmelerinden sonra iyice netlik
kazanacak.
Başkan Obama'nın vereceği kararda
“ülkesinin yararına en iyi olanı” tercih edeceği söyleniyor.
Suriye’ye karşı
yapılacak bir askeri hareket için BM’nin beş daimi üyesi yine anlaşamadı.
Zaten sıkıntı da
bu beş daimi üyeden ileri geliyor.
Beş daimi üye
dünya güvenliğini kendi çıkarları doğrultusunda yönettiği için buradan adil ve
sağlıklı karar çıkması pek mümkün görünmüyor.
Bu yapı böyle
devam ederse dünya güvenliği de sürekli tehlike içinde olacak.
Fransa’nın
Mali’ye müdahalesi BM Güvenlik Konseyi ile sanki eş zamanlı olmuştu.
Güvenlik Konseyi
demek ki istediği zaman çok çabuk kararlar alabiliyor.
Libya için de bu
böyle olmuştu. Fakat Libya’da beklenen sonuç kendileri açısından çıkmadığı için
Suriye’de çok daha temkinli duruyorlar.
Dünya barışından
ve güvenliğinden sorumlu olan BM, artık açık ve net bir şekilde anlaşılıyor ki
bu temel görevini yerine getirmekten çok aciz bir yapıya dönüşmüş.
Rusya, Çin ve İran’ın tutumu ise açıkça
bir katili desteklemekten başka bir tavır değil.
Bir katili bu kadar desteklemek bu
katliamlara suç ortaklığı oluşturmaktan başka bir anlama gelmiyor!
Her türlü hak ve hukuku çiğneyip
ülkesine ve savunmasız insanlara karşı yapılan bir kitle katliamını desteklemek
uluslararası kanuna göre de suç sayılması gerekir!
Halkının büyük bir çoğunluğu tarafından
istenmeyen sözde bir ülke devlet başkanının zaten meşruluğu kalmamıştır, hele
ki ülkesini yerle bir eden biri için bu sıfatı kullanmak nedenli geçerli olur?
Uluslararası toplum büyük çelişki ve
yanılgılar içinde bir taraftan seçilmiş meşru bir devlet başkanını devrilmesine alkış tutuyor, diğer taraftan meşruiyeti kalmamış zalim bir lideri
koruyor…
Rusya ise tehditler savurmaya devam
ediyor, çünkü büyük silah yatırımı yaptı adeta bir ülke tiranını canlı bombaya
çevirdi. Onun için tehditlerini açık açık söylemekten geri kalmıyor. Yani
müdahale olursa, “ben bu canlı bombayı üzerinize salarım” tehdidinde bulunuyor.
Sözde insan hakları kuruluşlarından da
bu insanlık dışı tavra karşı bir kınama yok…
Bunca yıkım, ölümden ve vahşetten
sonra Rusya, Çin ve İran hala ülkesini yakıp yıkan ve kendi insanlarını öldüren
bir tiranın yanında yer alıyor.
Onbinlerce insanın ölümüne neden
olmuş, bir ülke yerle bir olmuş fakat BM Güvenlik Konseyinin iki üyesi hala bu
acı gerçeği görme hassasiyetini gösterme duyarlılığından uzak duruyor.
Hala bu ülke üzerindeki hesaplarda bir
anlaşma sağlanamadı görüntüsü veriliyor.
Demek ki hayatını yitiren onbinlere
yenileri eklenecek.
Demek ki bu iki daimi üye ve bunların
peşine takılan sözde İslam ülkesi İran’ın insana olan saygısı bu denli ayaklar
altına alınmış.
Bu ülkeler de ulus-devlet eksenli bir
yapı üzerine kurulmuş olacak ki insan hayatı bunlar için önem taşımıyor.
Bunun örneğini bu ülkelerin geçmişinde
de görmek mümkün.
Bu kadar insan hayatını kaybetmiş, bir
ülke yerle bir olmuş dünyanın umurunda değil, daha bir ülke tiranına bunlar toz
kondurmuyor. Bu insanlık dramını kim yaptı?
Uzaylılar mı gelip bu cinayetleri
işliyor?
İnsani değerlere saygıyı ikinci plana atan bu ülkelerin
üyeliklerini alaşağı edecek bir uluslararası norm yok mu?
Bunlar hem tehdit savuruyor, hem de bir
caninin yanında yer alarak caniliğine devam etmesi için her türlü desteği
veriyor. Bu anlayışta olan üye devletler nasıl dünyanın güvenliğini sağlayacak?
Bunlara nasıl güven duyulacak?
Irak’ta bunca katliam, bu derece yıkım
ve insanlık dramı yokken BM Güvenlik Konseyi saldırı kararı alırken, bu vahşet
karşısında nasıl bu kadar duyarsız kalırlar...
Rusya, Çin ve İran’ın Suriye’de
vahşetin sürmesine olan tutumları uluslararası medya tarafından gündemde
tutulur ve bu vahşete açık bir destek verdikleri işlenirse dünya toplumlar da
sürekli olarak bu ülkelerin elçiliklerine siyah çelenk bırakarak dünya
kamuoyunun dikkatleri çekilirse, o zaman insani bir yaklaşım göstermek
mecburiyetinde kalırlar.
Anlaşılan Suriye’de daha çok insan
hayatını kaybetmeye devam edecek, yine çok sayıda insan ülkesinin terk etmek
zorunda kalacak.
İnsan hayatına saygıyı ikinci planda tutan ülkeler de
bu katliamlara ortak olmaya devam edecek!