30 Ağustos 2013 Cuma

Rusya'nın canlı bombası

 

 

Geçen hafta işlenen toplu katliamın vahşet görüntülerinden sonra nihayet uluslar arası toplumda bir kıpırdanma meydana geldi, fakat şimdilik işlerlik kazanmadı.
BM Güvenlik konseyi son toplantısında da Suriye’ye saldırı konusunda bir anlaşmaya varamadı.
Kimyasal silah kullanmaları nedeniyle uluslararası normları ihlal eden ülkeler sorumlu tutulmalıdır...

İngiliz parlamentosunun Suriye’ye müdahaleyi reddetmesi neticesinde, ABD uluslararası koalisyon arayışında olacak, Suriye krizinde birlikte hareket etmek için, ABD savunma bakanının açıklamasına göre.

ABD Savunma Bakanı Hagel, BM gözlemcileri tarafından elde edilen bilgilerin geçen haftaki saldırıda kimyasal silah kullanıldığının teyit edildiğini söylüyor.

ABD kimyasal silah kullanıldığı kanaatine varmış, bu laboratuar değerlendirmelerinden sonra iyice netlik kazanacak.

Başkan Obama'nın vereceği kararda “ülkesinin yararına en iyi olanı” tercih edeceği söyleniyor.

Suriye’ye karşı yapılacak bir askeri hareket için BM’nin beş daimi üyesi yine anlaşamadı.

Zaten sıkıntı da bu beş daimi üyeden ileri geliyor.

Beş daimi üye dünya güvenliğini kendi çıkarları doğrultusunda yönettiği için buradan adil ve sağlıklı karar çıkması pek mümkün görünmüyor.

Bu yapı böyle devam ederse dünya güvenliği de sürekli tehlike içinde olacak.

Fransa’nın Mali’ye müdahalesi BM Güvenlik Konseyi ile sanki eş zamanlı olmuştu.

Güvenlik Konseyi demek ki istediği zaman çok çabuk kararlar alabiliyor.

Libya için de bu böyle olmuştu. Fakat Libya’da beklenen sonuç kendileri açısından çıkmadığı için Suriye’de çok daha temkinli duruyorlar.

Dünya barışından ve güvenliğinden sorumlu olan BM, artık açık ve net bir şekilde anlaşılıyor ki bu temel görevini yerine getirmekten çok aciz bir yapıya dönüşmüş.

Rusya, Çin ve İran’ın tutumu ise açıkça bir katili desteklemekten başka bir tavır değil.

Bir katili bu kadar desteklemek bu katliamlara suç ortaklığı oluşturmaktan başka bir anlama gelmiyor!

Her türlü hak ve hukuku çiğneyip ülkesine ve savunmasız insanlara karşı yapılan bir kitle katliamını desteklemek uluslararası kanuna göre de suç sayılması gerekir!

Halkının büyük bir çoğunluğu tarafından istenmeyen sözde bir ülke devlet başkanının zaten meşruluğu kalmamıştır, hele ki ülkesini yerle bir eden biri için bu sıfatı kullanmak nedenli geçerli olur?

Uluslararası toplum büyük çelişki ve yanılgılar içinde bir taraftan seçilmiş meşru bir devlet başkanını devrilmesine alkış tutuyor, diğer taraftan meşruiyeti kalmamış zalim bir lideri koruyor…

Rusya ise tehditler savurmaya devam ediyor, çünkü büyük silah yatırımı yaptı adeta bir ülke tiranını canlı bombaya çevirdi. Onun için tehditlerini açık açık söylemekten geri kalmıyor. Yani müdahale olursa, “ben bu canlı bombayı üzerinize salarım” tehdidinde bulunuyor.

Sözde insan hakları kuruluşlarından da bu insanlık dışı tavra karşı bir kınama yok…

Bunca yıkım, ölümden ve vahşetten sonra Rusya, Çin ve İran hala ülkesini yakıp yıkan ve kendi insanlarını öldüren bir tiranın yanında yer alıyor.

Onbinlerce insanın ölümüne neden olmuş, bir ülke yerle bir olmuş fakat BM Güvenlik Konseyinin iki üyesi hala bu acı gerçeği görme hassasiyetini gösterme duyarlılığından uzak duruyor.

Hala bu ülke üzerindeki hesaplarda bir anlaşma sağlanamadı görüntüsü veriliyor.

Demek ki hayatını yitiren onbinlere yenileri eklenecek.

Demek ki bu iki daimi üye ve bunların peşine takılan sözde İslam ülkesi İran’ın insana olan saygısı bu denli ayaklar altına alınmış.

Bu ülkeler de ulus-devlet eksenli bir yapı üzerine kurulmuş olacak ki insan hayatı bunlar için önem taşımıyor.

Bunun örneğini bu ülkelerin geçmişinde de görmek mümkün.

Bu kadar insan hayatını kaybetmiş, bir ülke yerle bir olmuş dünyanın umurunda değil, daha bir ülke tiranına bunlar toz kondurmuyor. Bu insanlık dramını kim yaptı?
Uzaylılar mı gelip bu cinayetleri işliyor?

İnsani değerlere saygıyı ikinci plana atan bu ülkelerin üyeliklerini alaşağı edecek bir uluslararası norm yok mu?

Bunlar hem tehdit savuruyor, hem de bir caninin yanında yer alarak caniliğine devam etmesi için her türlü desteği veriyor. Bu anlayışta olan üye devletler nasıl dünyanın güvenliğini sağlayacak?

Bunlara nasıl güven duyulacak?

Irak’ta bunca katliam, bu derece yıkım ve insanlık dramı yokken BM Güvenlik Konseyi saldırı kararı alırken, bu vahşet karşısında nasıl bu kadar duyarsız kalırlar...

Rusya, Çin ve İran’ın Suriye’de vahşetin sürmesine olan tutumları uluslararası medya tarafından gündemde tutulur ve bu vahşete açık bir destek verdikleri işlenirse dünya toplumlar da sürekli olarak bu ülkelerin elçiliklerine siyah çelenk bırakarak dünya kamuoyunun dikkatleri çekilirse, o zaman insani bir yaklaşım göstermek mecburiyetinde kalırlar.

Anlaşılan Suriye’de daha çok insan hayatını kaybetmeye devam edecek, yine çok sayıda insan ülkesinin terk etmek zorunda kalacak.

İnsan hayatına saygıyı ikinci planda tutan ülkeler de bu katliamlara ortak olmaya devam edecek!