Sürdürülebilir gelişmenin başarılması
için şehir yerleşim alanlarının seçimi, inşa edilmesi ve yönetme şeklinin
önemli ölçüde değişmesi üzerinde duruluyor.
Ülke ve şehir yönetimleri şehirlerde
giderek yükselen nüfusu ağırlamaya çalışıyor.
Şehirleri güvenli ve sürdürülebilir
yapmaktan maksat güvenli ve satınalınabilir konutlara erişimi sağlamak ve kenar
mahalle yerleşimlerinin kalitesini yükseltmek bu kapsamda yer alıyor.
Bu aynı zamanda toplu taşıma
yatırımını, yeşil alanlar oluşturmayı ve kapsayıcı olacak bir şekilde şehir planlama
ve yönetimini geliştirmeyi hedefleniyor.
Dünya tabii kaynaklarının ve enerji
arzlarının çoğunu şehirler tüketiyor.
Dünya şehirleri yeryüzünün sadece yüzde
3’ünü kapsıyor, fakat enerji tüketiminin yüzde 60-80’lik bir payını alıyor ve
karbon emsiyonunun yüzde 75’ini oluşturuyor.
Hızlı şehirleşme tatlı su arzlarına,
kanalizasyon şebekesine, çevre ve halk sağlığına baskı yapıyor.
Devam eden şehirleşme hareketine göre,
dünya çapında her hafta bir milyon insanın şehirlere göç etmesiyle
sonuçlanacağı bekleniyor.
Bu doğrultuda şehirleşme hareketi
çevresel zorlukların ve fırsatların yeni bir serisini oluşturacak.
Şehirler ağır yüklerden kişisel
araçlara kadar şehir trafiğinin eşi görülmemiş miktarını üretme riskine sahip.
Bu ölçüde şehirleşme gerçeği arazi
kullanma politikası ile tutarlı taşıma çözümlerini gerektiriyor.
Kamu ve özel sektörün dengeli bir
karışımına dayalı etkin ulaşım ve taşıma şekli her şehrin karakterine bağlı
olarak şehirlerin büyüme ve rekabetçiliğinin bel kemiği olmaya devam edecek.
Kamyonlar ve panelvanlar şehirlerde
hemen hemen taşınan bütün malların teslimat işini yürütmekteler.
Araba ve otobüsler kent
yolculuklarının önemli bir kısmını üstleniyor.
Tamamen sürdürülebilir şehir merkezleri
geliştirmeleri için dünya genelindeki belediye başkanlarına önemli görevler
düşüyor…