14 Nisan 2014 Pazartesi

Neden diktatör?


 

 
Neden diktatör söylemi çok dillendiriliyor?

Demokrasilerde diktatör yöneticinin olma ihtimali de mümkün değil.

Seçimler çok partili düzenin olduğu ve uygulandığı bir ortamda yapılır.

Geçmişte ülkemizde demokrasi zaman zaman kesintiye uğratıldı.

Son 12 yıllık Ak Parti iktidarları döneminde demokrasiye sadık kalınarak bu yolda önemli mesafeler kat edildi.

Şimdi ülkemizde antidemokratik temayüllere karşı kararlı bir şekilde duruş sergileyen ve demokrasiyi kesintiye uğratmak isteyenlere karşı direnen ve mücadele veren bir siyasi parti ve iktidarı var.

Bu siyasi parti üç genel seçim ve üç de yerel seçim geçirmiş ve bunların hepsini oylarını artırarak kazanmış.

Yani her defasında sandığa gittiğinde, milletin reyine başvurduğunda başarıyla çıkmış bir parti ve onun lideri var.

O zaman neden diktatör kelimesi zaman zaman gündeme geliyor?

Şimdi Ak Partinin iktidara geldiği 3 kasım 2002 tarihinden bugüne kadar olan icraatına kısaca baktığımızda neleri görüyoruz?

Bazı rakamları mukayese yaptığımızda yapılan icraatın olumlu yansımasını görüyoruz.

İhracat 36 milyardan, 152 milyar dolara çıkmış.

Enflasyon yüzde 30’lardan tek haneli rakamlara düşmüş.

Faizler yine yüzde 60’lardan tek haneli rakamlara düşmüş.

Milli gelir 230 milyardan 800 milyar doların üzerine çıkmış.

23,5 milyar dolardan alınan İMF borç miktarı kapatılmış ve ülkemiz İMF’den borç alan değil, borç verecek konuma gelmiş.

Merkez bankası para rezervi 27 milyar dolardan 130 milyarlar seviyesine yükselmiş.

Bu temel göstergeler o günden bugüne, hükümet aleyhine bazı olumsuzlukların olmasına rağmen ki bunlar suni olarak çıkarılmış, olumlu bir seyir izlemiş yükselen bir grafik çizmiş.

Ülkemizde yaklaşık 12 yıllık Ak Parti iktidarları döneminde bu olumlu gelişmeler olmasaydı, bunun tersi bir manzara ile karşılaşmış olsaydık kimse çıkıp da bu ülkede bir diktatör var diyemezdi, gelişmeler istedikleri şekilde meydana gelmiş olacaktı.

Ülkemizde o tarihten bugüne kadar geçmiş dönemlerde görülmemiş büyüklükte dev yatırımlar yapılmış milletin hizmetine sunulmuş.

Şu anda yapım aşamasında olan büyük projeler hizmete girdiğinde ülkemizin çehresi çok daha iyi bir şekilde değişmiş olacak.

Gerek içerde ve gerekse dışarıda ülkemizin kalkınmasını gelişmesini; gelişmiş ve büyümüş bir Türkiye istemeyenlerin yapacakları tek şey bu hükümeti ve onun liderini yıpratmak için bir takım karalama kampanyaları yapmaktır.

Bunlardan biri diktatör uydurmasıdır.

Geçmiş dönemde de ülkemizde olumlu yönde birtakım gelişmeler olduğunda buna benzer iftiralar ve yalanlar üretilerek o dönemin başbakanlar bir şekilde halledilmişler.

Bu sömürge ve emperyalist güruhun başvurdukları bu çirkin oyunlar iyi bilinir, onların taktiği çamur atmak ve karalamaktır. Bu güruhun meşrebinde hedef saptırmak vardır.

Bunu da hedeflerine ulaşıncaya kadar sürdürmektir.

Bugün diktatör derler yarın başka bir karalama vasıtası bulur, ağızlarına sakız yaparlar.

Onların fıtratı doğruları söylemek yerine gerçekleri tersyüz etmektir.

Gözlerine batan diktatörleri görmezden gelir, ya göz ardı eder veya başka kılıflar bulurlar.

İşte gelmiş geçmiş diktatörlerin en zalimi, en vahşisi 4 yıldır kendi insanlarını doğrayıp duruyor, bu insanlık vahşetine, bu insanlık trajedisine samimi bir yaklaşım var mı?

Olmaz çünkü gerçek diktatör onlardır, gerçek insan hakları sömürüsü yapan bu istismarcı güruhtur.

Suriye’deki insan kasabına bir şey diyen yok, bu gelmiş geçmiş en büyük zalime ne zalim diyen ve ne de diktatör diyen var!

Bu sözde demokrasi savunucuları, uzun yıllar sonra ülkesinin tercihi ile iktidara gelen bir devlet başkanına ancak bir yıl dayanabildiler.

Çirkin oyunlarla içerden satın aldıkları bir güç vasıtasıyla milletinin tercihiyle gelmiş bir devlet başkanını görevden uzaklaştırdılar.

Şimdi haksız bir yargılama ile karşı karşıya!

Bu zalim cunta yönetimi binlerce masum insanı katletti. Yüzlerce masum insanı idama mahkûm etti.

Sormak lazım kimmiş gerçek diktatör ve zalim, kimmiş her türlü hukuk kuralını ve insan haklarını ayaklar altına alan?

Bunların hiçbirinin ne insan haklarına, ne hukukun üstünlüğüne ve ne de demokrasiye inanç ve saygıları var, olsaydı Mısır’a uzun yıllar sonra gelen demokrasiye saygılı olurlardı, olsaydı Suriye’deki insan kasabına sahip çıkmazlardı, Filistin dilim dilim yutulmazdı.

İşte dünyanın gerçek diktatörlerin kim olduğunu iyi bilmesi ve görmesi gerekiyor.
Değerleri tersine çevirerek mazlumu zalim, zalimi mazlum göstermek isteyenleri iyi tanıması gerekiyor!