28 Aralık 2013 Cumartesi

İttihat ve terakki zihniyeti



 

Ülkemizde son günlerin çarpıcı gündemi hiç şüphesiz gezi olaylarının devamı niteliğindedir.

Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali kargaşa güruhunda bulunanlar ve onların dış destekçileri her seferinde tuşla yenilse bile kin ve nefretlerini kusmaktan geri kalmamak için hain tertiplerinin yenilerini sahnelemenin gayreti içinde olacaklarını her fırsatta izhar ediyorlar.

Tek gayeleri var, o da bu ülkeyi kaosa sürüklemek.  

Gezi sonrasında söylenenlere göre bu hain güruhun sonbaharda tekrar benzer bir olaya yelteneceği şeklindeydi.

Fakat bu tertip sonbahar değil de Aralık ayına denk geldi.

Bitti mi? hayır bitmez… çünkü emperyalist güçlerin hain ve çirkin tertipleri bitmez, kin ve nefretlerini kusmak için fırsat kollayacaklardır.

Tek hedefleri var, Türkiye’yi bir Mısır, bir Afganistan, hatta bir Suriye’ye çevirmek!..

İşte milletin bu hain, çirkin planı fark etmesi gerekiyor.

Çok uyanık olması gerekiyor!

Bu oyunun nelere mal olacağını görmek için ise diğer İslam ülkelerindeki canlı örneklerine çok dikkatlice bakmak gerekiyor.

Bu emperyalist güçlerin hedefi millet iradesiyle iş başında bulunan ülkeleri emirleri altına alıp sömürgeleştirmektir. Menfaatlerine geldiği zaman savundukları ne demokrasi ve ne de hukukun üstünlüğü gibi temel prensipleri ve insan haklarını aramaz ve öne sürmezler – ancak ve ancak menfaatleri doğrultusunda bu değerlere sahip çıkarlar.

Bu temel değerleri yanıltma sanatını çok iyi bildikleri için işlerine gelmeyen ülkelerde çarpıtarak hain emellerine ulaşmak isterler.

Üç beş kişinin yapmış olduğu kanunsuz gösterileri bir insan hakları ihlali gibi, memlekette bir yangın varmış gibi bütün dünyaya ilan etmeye çalışan uluslararasının önde gelen yayın kuruluşları, iktidar partisinin düzenlediği onbinlerin, yüzbinlerin katıldığı coşkulu mitingleri verme dürüstlüğü ve cesaretini gösteremezler.

Çünkü gerçek niyetlerine ters düşmektedir.

Bunlar aynı zamanda tarafsız ve yansız habercilik ilkelerini de ihlal etmektedirler. Bu yanlı habercilik tutumuna da gerektiğinde uluslar arası basın kurumlarının müdahalede bulunması gerekir. Basın özgürlüğünü prensipler dışına çıkarak kullanmamaları gerekir…

Kendilerine savcı, avukat ve jandarma görevini biçenler, güçlü kurum ve yayın organlarıyla mazlum milletleri tahakkümleri altına almak isterler. Bir taraftan insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü ihlal ederken işleri geldiği zaman bu değerleri bir silah gibi kullanarak hain emellerine varmak isterler.

Demokrasinin kurum ve kurallarıyla işlemesine tahammül edemezler.

Dış güçler içerdeki zavallı maşalarını kullanarak ülkemizin birlik ve beraberlik içinde güçlenmesini, kalkınmasını ve mazlum milletlere sahip çıkmasını istememektedirler.

Osmanlı İmparatorluğunu yıkan İttihat ve terakki zihniyetini iyi kullanmaktadırlar.

Bu hain zihniyeti içerdeki uşakları vasıtasıyla hep canlı ve uygulamada tutmak isterler.

Ülkemizin bugün birçok İslam ülkesinde yaşanan kaos ortamına sürüklenmemesi için çok dikkatli, çok hassas olması ve aklıselimin elden bırakılmaması gerekiyor.