Ne birleşmiş milletler, ne uluslararası toplum ve ne de insan ve
çocuk hakları organizasyonları gibi kuruluşlardan Suriye’deki mazlumlar için
bir faydanın geleceği yok görünüyor.
Sözde huzur ve güveni tesis etmek ve temel hakları korumayı
üstlenmiş bu kuruluşlar üzerlerine düşen sorumluluk ve görevi layıkıyla yerine
getirmiyorlar.
Bu kuruluşların tavizkar ve yanlı tutumu Suriye yönetimini uyguladığı
vahşet örneklerinde sınır tanımaz bir hale getirmiş!
Son zamanlarda bu cani yönetim vahşetini aldığı cesaretten
dolayı iyice artırmış olacak ki bugüne kadar denediği bütün vahşet senaryolarını
uygulamış ve milyonları yerinden yurdundan etmiş ve bir kısmının vahşice
ölümüne neden olmuş.
Son vahşet örneği ise artık varil bombaları.
Son günlerde yüzlerce insan varil bombalarıyla bütün dünyanın gözü
önünde öldürülüyor. Kışın dondurucu soğuğunda Suriyeli çocuklar donarak ölüyor.
BM Güvenlik Konseyi kılının kıpırdatmıyor!
Bu arada BM Güney Sudan’da devam eden eski liderle mevcut başkan
arasındaki çatışmaları önlemek amacıyla BM barış gücü asker sayısını iki katına
çıkarmayı amaçlıyor.
2011 yılında Sudan’dan bölünerek kurulan bu ülkede iki kabile reisleri arasında çıkan çatışmalardan dolayı birkaç bin ölü ve 81 bin kişi yerinden edilmiş.
BM Güvenlik Konseyi Güney Sudan’da devam eden çatışmaları
durdurmak ve güvenliği sağlamak için gerekli önlemleri alması ile üzerine düşen
görevi yerine getiriyor, insanlık adına memnuniyet verici ve takdirle karşılanacak bir gelişme.
Ban ki Moon son açıklamasında, “Güney
Sudan yalnız değil, BM’nin oradaki varlığını güçlendireceğiz, korkunç bir saldırıya
uğradığınızı biliyoruz, önemli ölçüde insan hakları ihlali işleniyor” diyerek
haklı olarak endişelerini dile getiriyor.
BM aynı zamanda Orta Afrika Cumhuriyeti’nde Müslümanlarla Hristiyanlar arasındaki çatışmaları
önlemek, huzur ve güveni sağlamak için Güvenlik Konseyinin kararıyla Fransız askeri birlikleriyle müdahalesini sürdürüyor...
Bu durumda farklı iki bakış açısı var BM’nin.
BM’nin Suriye’ye olan tutumunu ele aldığımızda, Güvenlik Konseyinin
ne denli taraflı hareket ettiği açık bir şekilde ortaya çıkıyor. Suriye'de devam eden insanlık dramı söz konusu iki ülkeyle mukayese edilemez ölçüde!
Suriye’de üç yıldır devam eden çatışmalarda 22 milyonluk nüfusun
yarısı yerlerinden olmuş, bir kısmı ülke içinde göçmen durumuna düşmüş, bir kısmı
ülkesini terk ederek komşu ülkelere sığınmış, 150 bin civarında da insan
hayatını yitirmiş.
Hele son günlerde ise varil
bombaları bu kışın dondurucu soğuklarında çoluk çocuk demeden masum
insanların üzerlerine yağdırılmakta. Peki, bu Güvenlik Konseyi Güney Sudan'da ve Orta
Afrika Cumhuriyeti’nde devam eden çatışmalara gerekli kararları alarak görevini
yerine getirmeye çalışırken Suriye’deki bu vahşeti neden görmek istemiyor.
İşte bu batı zihniyetinin ve BM’nin uyguladığı çifte standardın ve yüklenmiş
olduğu görevde samimi olmadığının en bariz göstergesidir.
Güvenlik konseyinin mevcut yapısı
adil olmadığı için aldığı kararlarda adil olmuyor.