Küresel terör saldırıları son yıllarda ivme kazandı. Özellikle bazı
İslam ülkeleri ne zaman ve nereden geleceği belli olmayan terör
saldırılarıyla karşı karşıya bulunuyorlar.
Yakın komşumuz Irak, Afganistan, Pakistan’da Taliban denen örgü;
Afrika’da Nijerya, Kenya’da ise El kaide’nin türevleri olduğu söylenen terör
örgütleri son aylarda katliamlarını artırmaya başladılar.
Bu kandırılmışlar güruhundan oluşan terör örgütlerinin amacı
bulundukları ülkelerde İslam devleti kurmak. Ölüm tuzağına düşürdükleri onlarca
yüzlerce, binlerce masum insanı bunun için öldürüyorlar.
İslam adına bunu yapanlar, bırakın yüzler, binlerce insanı
öldürmeyi; haksız yere bir kişiyi dahi öldürmenin İslam dininde büyük günahlardan
olduğunu bilmiyorlar mı?
Bu örgütlerin ne İslamiyet’e dair bilgileri var, ne de bir
kişiyi öldürmekle yüklenmiş oldukları vebalden haberleri var. Bu hususta samimiyetsiz oldukları veya İslam düşmanlarının kontrolünde oldukları buradan anlaşılıyor.
Bu da bunların İslamiyet adı altında İslam’a hizmet değil de,
tam tersine İslam’a büyük darbeler vurduklarının açık bir göstergesi oluyor.
Çünkü İslam’ın emirlerini bilen bu katliamları işlemez.
Küresel olarak terör örgütleri özellikle 11 eylül
saldırılarından sonra gerek örgüt sayısı olarak ve gerekse eylem bakımından artış gösterdi.
Birleşmiş Milletler (BM) 11 Eylül 2001 yılında ABD’de ikiz
kulelere düzenlenen terör saldırılarından sonra BM’nin bünyesinde 2001 yılında
1373 sayılı kararla Terörle Mücadele Komitesi kurmuş.
Bu kurumla üye ülkelere terörist faaliyetlere karşı koymaları
için yasal ve kurumsal becerilerini artırmaya yönelik bir tedbirler serisini
uygulamak için çağrıda bulunuyor.
Ayrıca, terörist grupları finans yardımında olan her türlü oluşumu
engellemek; teröristler için güvenli liman, gıda veya destek sağlamayı
bastırmak; terörist saldırıları planlayan ve destekleyen herhangi bir grubu
veya gruplar üzerinde hükümetlerle bilgi paylaşımı, araştırma, bulma,
tutuklama, ülkesine teslim etme ve bu tip eylemlerde irtibatı olanların
kovuşturulması ve iç hukukta terörizm için aktif ve pasif yardımı suç saymak
ve adalete teslim etmek gibi düzenlemeleri kapsıyor.
BM’nin 2005 yılındaki kararı ise terör faaliyetlerini işlemeyi
tahrik etmekle ilgili olup, üye devletlere kanunla bu tür hareketi önlemek ve terör
için güvenli bir liman olmayı kabul etmemeyi kapsıyor.
Bütün alınan bu önlemlere rağmen, terör faaliyetleri özellikle
bu kararlardan sonra giderek artış göstermiş ve binlerce insanın hayatını
kaybetmiş olduğunu biliyoruz. 11 eylül ikiz kulelerin vurulmasından sonra
özellikle Müslüman ülkelerde terör patlaması yaşanıyor.
Bu durumda gelişmelere baktığımızda BM’nin kurmuş olduğu terörle
mücadele kurumunun terörle mücadelede hiç faydasının olmadığı anlaşılıyor.
Bu da BM’nin yine mevcut yapısının dünya toplumlarının
sorunlarına, sıkıntılarına çözüm getirmede yetersiz olduğunun bir diğer açık
göstergesi.
Her geçen gün artan terör dehşeti karşısında BM Terörle Mücadele
Kurumunun mücadele yapamadığının açık bir göstergesi oluyor.
Bu kurumsal varlık, pratikte bir iş yapamamanın aczi içine
olduğunu gösteriyor.
Uluslararası ölçekte her geçen gün artan terör örgütlerine
finans desteğini kimler sağlıyor, BM hiçbir şey yapamıyorsa, bunu da mı araştırıp
ortaya çıkaramıyor?
Bu desteği kesme maharetini gösterdiğinde, terör örgütleri zaten
kendiliğinden çökmüş olacaktır.
Bir diğer önemli husus ise BM artık bürokratik yapılanmaların
ağırlığı altında kalmış görünüyor. Küresel olarak gördüğü her sorun için bir birim oluşturuyor, fakat bundan ilerisine gidemiyor.
İçinde bulunduğu çarpık yapı giderek dünya sorunlarını çözmek ve
fonksiyonel olmaktan uzaklaştırıyor.
Böyle giderse dünya barış ve huzurunu sağlamak için kurulan BM
bu asli görevini yerine getirmekten giderek uzaklaşmış olacak.