Ülkemizde bin yıllık kardeşlik ve
beraberliğimize son vermek amacıyla hain güçlerin bazı sebepleri ileri sürerek
başlatılmış olan bir oluşum, bir şekilde askıya alınmış ve birkaç yıl ülkemizde
huzur, güven ve kardeşlik ortamı etkisini sürdürmüştü.
Bu durum şüphesiz herkesi ve her
kesimi memnun eden bir gelişme olarak değerlendirildi.
1999 yılı ve 2000’li yılların
başlarında devam eden bu huzurlu hava bir müddet sonra tekrar yerini istenmeyen
terör olaylarına bırakmıştı.
Birileri bu durumdan rahatsız olmuş
olacak ki bir bakıma iyileşmiş bir yarayı tekrar kaşımak ihtiyacını duydu…
3 kasım 2002 yılında iktidara gelen Ak
Parti hükümetleri ülkemizde yeni bir dönemin başlangıcı, köklü bir değişimin müjdecisi
niteliğindeydi.
Ülkemizde 7’den 70’e herkese bir ümit
doğmuş, yönetime geldiği günden itibaren uyguladığı değişim ve kalkınma
politikaları o tarihe kadar ülkemizin üzerine çöken karabulutların bahar
yağmuru gibi berekete dönüşmesine vesile olacak bir dönemin başlangıcıydı.
Gerek içerde ve gerekse dışarıda güven
ve cesareti kırılmış yatırımcılara bir şevk, güven ve cesaret gelmişti.
Yatırımcı için en önemli husus da güven
ve istikrardı.
Bu güven, istikrar ve cesaretin
oluşturduğu dinamizm harekete geçerek çok sayıda büyük ölçekli yatırımların yapılmasına
yol açıyordu.
İşte Ak Parti hükümetleriyle gelen huzur, güven ve istikrar kalkınmanın
sürdürülebilir anahtarları olmuş, böylece ülkemiz kalkınma ve gelişmede önemli
aşamalar kaydetmeye başlamıştı.
Çatışmanın olmadığı böyle bir ortam
elbette bazılarını rahtız edecek, bunun önünün nasıl kesileceğini gündeme
getirilecekti. Bunu en kolay yolu ise huzur ve güven ortamını yok etmekti.
Bu da şu veya bu şekilde birtakım
gerekçeler ileri sürülerek terörü kullanmakla olur.
İşte Ak partinin ilk yıllarından itibaren
beklentileri aşan kalkınma hamleleri birilerinin gözünü korkutmaya başlamış,
a malum film yeniden başa sarılamaya başlanmıştı.
Fakat kalkınma gemisi yoluna devam
ediyordu, her ne kadar okyanusta zaman zaman dalgalar olsa da bu dalgalar
aşılarak rotadan sapmadan ilerleme devam etti ve ediyor.
Gemi güvenli ve tecrübeli kaptanların
elinde olduktan sonra rotada şaşma olmayacak ve karaya oturmadan belirlenen
hedef doğrultusunda ilerlemesini sürdürecektir…
Gerek geçmiş yıllarda ve gerekse yaklaşık
bir yıldır daha kapsamlı bir şekilde gündeme gelmesi beklenen demokratik
açılımın ülkemizde üzücü bir gelişme yaşanmamasına zemin hazırladı.
Bu süre zarfında anaların yüreği
yanmadı.
Otuz yılı aşkın bir süredir yürek
dağlayan, can yakan, ülkemizi ayrımcılık fitnesi ile tutuşturmak isteyen bir
ateş atılan olumlu adımlar sayesinde çok şükür bir yıla yakın bir süredir
sönmüş.
Bunun neticesinde bir uçtan bir uca
huzur ve güven gelirken aynı zamanda terörden dolayı en çok zarar gören
ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgesinde yatırımların artarak devam etmesi için
yeni bir dönem başlamış oldu.
Özellikle son zamanlarda peş peşe
açılan hava alanları hem iç ve hem de ticaretin bir ivme kazanmasına olumlu bir
zemin hazırlamış oluyor…
Ülkemiz çok badireler atlatmış,
hepsinin üstesinden gelmiştir. Bu sıkıntılar analiz edilip incelendiğinde çoğu
suni olarak oluşturulmuş, uzlaşma yolları şuurlu olarak kapatılarak kalkınmamız
engellenmiş, refah seviyesi de suni olarak geri bırakılmıştır.
Sayın Başbakanımızın açıklamış olduğu
‘Demokratikleşme Paketi’ ile gerek kalkınma ve gerekse toplumsal alanlarda daha
çok ilerlemenin kaydedileceği, böylece anlamsız takıntıların peşinden giderek her
bakımdan kayıpların yaşanmayacağı yeni bir döneme girmiş olacak ülkemiz.
Zaten daha önceden kısmen de olsa
başlatılan demokratikleşmeye yönelik adımların bu paketle daha da hız kazanacağı
izlenimi var...
Şimdi ülkemizin önünde daha güzel
günlerin olacağı yatırım ve kalkınmanın daha da hızlanacağı, özellikle
ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgesinde böylece daha hızlı bir kalkınma sürecinin
başlayacağı ümit ediliyor.
Çünkü kalkınma ve gelişme için en önde
gelen şart huzur ve güvendir.