30 Eylül 2013 Pazartesi

Demokratikleşme ve kalkınma

 

 

Ülkemizde bin yıllık kardeşlik ve beraberliğimize son vermek amacıyla hain güçlerin bazı sebepleri ileri sürerek başlatılmış olan bir oluşum, bir şekilde askıya alınmış ve birkaç yıl ülkemizde huzur, güven ve kardeşlik ortamı etkisini sürdürmüştü.

Bu durum şüphesiz herkesi ve her kesimi memnun eden bir gelişme olarak değerlendirildi.

1999 yılı ve 2000’li yılların başlarında devam eden bu huzurlu hava bir müddet sonra tekrar yerini istenmeyen terör olaylarına bırakmıştı.

Birileri bu durumdan rahatsız olmuş olacak ki bir bakıma iyileşmiş bir yarayı tekrar kaşımak ihtiyacını duydu…

3 kasım 2002 yılında iktidara gelen Ak Parti hükümetleri ülkemizde yeni bir dönemin başlangıcı, köklü bir değişimin müjdecisi niteliğindeydi.

Ülkemizde 7’den 70’e herkese bir ümit doğmuş, yönetime geldiği günden itibaren uyguladığı değişim ve kalkınma politikaları o tarihe kadar ülkemizin üzerine çöken karabulutların bahar yağmuru gibi berekete dönüşmesine vesile olacak bir dönemin başlangıcıydı.

Gerek içerde ve gerekse dışarıda güven ve cesareti kırılmış yatırımcılara bir şevk, güven ve cesaret gelmişti.

Yatırımcı için en önemli husus da güven ve istikrardı.

Bu güven, istikrar ve cesaretin oluşturduğu dinamizm harekete geçerek çok sayıda büyük ölçekli yatırımların yapılmasına yol açıyordu.

İşte Ak Parti hükümetleriyle gelen huzur, güven ve istikrar kalkınmanın sürdürülebilir anahtarları olmuş, böylece ülkemiz kalkınma ve gelişmede önemli aşamalar kaydetmeye başlamıştı.

Çatışmanın olmadığı böyle bir ortam elbette bazılarını rahtız edecek, bunun önünün nasıl kesileceğini gündeme getirilecekti. Bunu en kolay yolu ise huzur ve güven ortamını yok etmekti.

Bu da şu veya bu şekilde birtakım gerekçeler ileri sürülerek terörü kullanmakla olur.

İşte Ak partinin ilk yıllarından itibaren beklentileri aşan kalkınma hamleleri birilerinin gözünü korkutmaya başlamış, a malum film yeniden başa sarılamaya başlanmıştı.

Fakat kalkınma gemisi yoluna devam ediyordu, her ne kadar okyanusta zaman zaman dalgalar olsa da bu dalgalar aşılarak rotadan sapmadan ilerleme devam etti ve ediyor.

Gemi güvenli ve tecrübeli kaptanların elinde olduktan sonra rotada şaşma olmayacak ve karaya oturmadan belirlenen hedef doğrultusunda ilerlemesini sürdürecektir…

Gerek geçmiş yıllarda ve gerekse yaklaşık bir yıldır daha kapsamlı bir şekilde gündeme gelmesi beklenen demokratik açılımın ülkemizde üzücü bir gelişme yaşanmamasına zemin hazırladı.

Bu süre zarfında anaların yüreği yanmadı.

Otuz yılı aşkın bir süredir yürek dağlayan, can yakan, ülkemizi ayrımcılık fitnesi ile tutuşturmak isteyen bir ateş atılan olumlu adımlar sayesinde çok şükür bir yıla yakın bir süredir sönmüş.

Bunun neticesinde bir uçtan bir uca huzur ve güven gelirken aynı zamanda terörden dolayı en çok zarar gören ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgesinde yatırımların artarak devam etmesi için yeni bir dönem başlamış oldu.

Özellikle son zamanlarda peş peşe açılan hava alanları hem iç ve hem de ticaretin bir ivme kazanmasına olumlu bir zemin hazırlamış oluyor…

Ülkemiz çok badireler atlatmış, hepsinin üstesinden gelmiştir. Bu sıkıntılar analiz edilip incelendiğinde çoğu suni olarak oluşturulmuş, uzlaşma yolları şuurlu olarak kapatılarak kalkınmamız engellenmiş, refah seviyesi de suni olarak geri bırakılmıştır.

Sayın Başbakanımızın açıklamış olduğu ‘Demokratikleşme Paketi’ ile gerek kalkınma ve gerekse toplumsal alanlarda daha çok ilerlemenin kaydedileceği, böylece anlamsız takıntıların peşinden giderek her bakımdan kayıpların yaşanmayacağı yeni bir döneme girmiş olacak ülkemiz.

Zaten daha önceden kısmen de olsa başlatılan demokratikleşmeye yönelik adımların bu paketle daha da hız kazanacağı izlenimi var...

Şimdi ülkemizin önünde daha güzel günlerin olacağı yatırım ve kalkınmanın daha da hızlanacağı, özellikle ülkemizin doğu ve güneydoğu bölgesinde böylece daha hızlı bir kalkınma sürecinin başlayacağı ümit ediliyor.

Çünkü kalkınma ve gelişme için en önde gelen şart huzur ve güvendir.