Yüzyıl önce dünya bir bakıma ağırlıklı
olarak kırsal veya köylü toplumundan oluşuyordu.
O tarihte her on kişiden ikisi
şehirlerde yaşarken, 1990 yılana gelince şehirlerde yaşayan küresel nüfus
toplam nüfusun %40’ına yaklaştı.
2010 yılı itibariyle şehir nüfusu toplam
nüfusun yarısını aşmış durumda.
Şu anda 7 milyarı geçen dünya nüfusunun
yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor.
Yapılan tahminlere göre 2030 yılına
kadar her 10 kişiden 6’sı şehirlerde yaşıyor olacak.
2050 yılına kadar ise her
10 kişiden 7’si şehir nüfusuna dâhil olacak.
Bu rakamlar ortalama olarak öngörülen
rakamlar, özellikle bizim gibi hızlı gelişme temposuna sahip olan ülkelerde şehir
nüfusları belki de daha yüksek bir oranda artışa sahne olacak…
Şehirleşme ve paralelindeki nüfus artışı
yerel yönetimlerin temel hizmet alanlarına yaptıkları yatırımların da büyümesine
yol açıyor.
Ulaşım, çevre, elektrik, su ve
kanalizasyon gibi temel hizmetler için yatırımlar yaparak şehir sakinlerinin bu
hizmetlere olan ihtiyaçlarını karşılamak gerekiyor.
İstanbul gibi devasa kentler ise çok
daha fazla göç alması nedeniyle söz konusu hizmetlerin özellikle ulaşımın
çeşitlenerek artmasını gerektiriyor.
Zaten son yıllarda İstanbul’a şehir ulaşımında
devasa yatırımlar yapıldı ki saymakla bitmez...
İstanbul sadece kendi sakinlerini
ağırlamıyor; önemli bir ticaret şehri, üretim ve ihracat şehri olduğu kadar
aynı zamanda tarihi eserleri, tabii güzellikleri ile bir kültür, turizm ve
medeniyet şehri.
Bu özellikleri İstanbul’a olduğundan
daha fazla bir nüfusa hizmet verilmesini gerektiriyor.
Şehirleşme hareketinin tabii bir sonucu
olarak inşa edilen altyapı ve üstyapılar kaçınılmaz olarak ekosistemlerin
azalmasına neden oluyor.
Ekosistemler ise başta insanlar olmak
üzere bütün canlılar için özellikle şehir alanlarında daha çok ihtiyaç duyulan
olması gereken organik sistemler.
Ekosistemler taştan ve betondan başka
bir yer bulamayan diğer canlılar için barınma ve beslenme çevresi oluşturuyor.
Gerek fauna ve gerekse floranın
sürdürülebilir olması ekosistemlerin devamına bağlı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bu
temel hizmetler yanında çevre düzenlemesi kapsamında yeşil ve ekosistemlere
vermiş olduğu önem ve bu alanların oluşturduğu sağlıklı ortam sadece insanların
rekreasyon ihtiyaçları için değil, aynı zamanda diğer canlıların da hayatlarını
sürdürmeleri için uygun bir habitat oluşturuyor.
Özellikle şehirde yaşayan kuşlar için
aranmakla bulunmaz barınma ve beslenme alanları oluyor.
Dikkat edilirse sulama esnasında bu
yeşil alanlar kuşlar için bir bayram havası içinde geçiyor.
Yeşil ortamda adeta piknik yapıyorlar.
Karınlarını doyurup, su ihtiyaçlarını gideriyorlar. Böylece atık ya da daha
kirli olan suları içme mecburiyetinde kalmıyorlar.
Kuşlar bu yeşil alanlarda pikniklerini
yaparken en önemlisi de bulundukları çevreyi kirletmedikleri gibi görüntü ve
gürültü kirliliği de yapmıyorlar.
Bizlerin kullandığı gibi piknik alanlarını
çöpleriyle kirletmedikleri gibi, yeşil alanları tahrip de etmiyorlar.
Bu da onların çevreye olan
duyarlılıklarının daha fazla gelişmiş olduğunu gösteriyor!
Her tarafı çöplük olarak görmüyor, ne
arabalarından rast gele camı açıp sigara izmaritlerini döküyor ne de çöp namına
ne varsa boca etmiyorlar…
Bizlere yeşil alanlara ve çevreye bir kuş
duyarlılığı ve hassasiyeti ile bakmayı öğretiyorlar sanki...