21 ağustosta Suriye’de kimyasal silahla
işlenen yeni bir vahşetle sarsılan küresel toplum vicdanı uluslararası
toplumdan yıllardır süren bu insanlık dramının çözümü için ciddi bir beklenti
içine girdi.
Suriyeli masum insanların çözüme ve
vahşetin durdurulmasına yönelik umutları yeşermişti.
Kimyasal silahı kırmızıçizgi addederek
kaçamak yollarla kendini masum gösteremeye çalışan uluslararası toplum 21
ağustosta işlenen toplu katliamdan sonra Suriye’deki katliamların
durdurulmasına bir vesile olacağının işaretini vermişti.
Bu tarihe kadar işlenen katliamlarda
hayatlarını kaybedenlerin geri gelmesi mümkün değildi, ama hiç değilse bundan
sonra geride kalanlara bir kurtuluş yolu bulunabilirdi.
Çünkü uluslararası toplum için katliamı
önlemek adına bir ölçü olan kimyasal silah kullanımıydı ve kırmızıçizgi aşılmış
bu nedenle bu insani meseleye ciddi bir çözüm yaklaşımı gündeme gelmişti.
Ne yazık ki bu katliam ve uluslararası
hukuka göre suç kabul edilen kimyasal silah kullanımı da bu vahşeti durdurmak
için yeterli olmadı.
Olmamasının nedeni ise uluslararası
toplumun önde gelenleri ve BM’nin bu hayati konuya yeterli bir şekilde ciddi
olarak çözüm getirmekten uzak durmalarıydı. Yani “biz gerektiğinde hiçbir kural
tanımayız” der gibi bir tavır takındılar.
Zaten Rusya devlet başkanı Putin uluslararası hukukun öldüğünü itiraf etmişti. Bu tür kurumların fonksiyonel olmaktan
çıkmış olduğu, kendilerinden bekleneni yerine getiremedikleri bir kez daha kanıtlanmış oldu…
Rusya ve ABD arasında yaklaşık bir aydır görüşülen konu son
alınan kararla, Suriye’deki kimyasal silahların 2014 ortasına kadar yok
edilmesi veya teslim edilmesini öngörüyor.
ABD yetkilileri Başkanın BM anlaşması
olmaksızın müdahale hakkını saklı tuttuğunu söylüyor.
Çin, Fransa, İngiltere, BM ve Nato ise
alınan kararı tatminkâr bulduklarını ifade ederek, zalim Suriye yönetimini
dolaylı da olsa desteklediklerini deklere etmiş oluyorlar.
Bunun manası Suriye’nin vahşet
sergileyen rejimi yaklaşık bir yıl daha kendi insanlarını öldürmeye devam
etmesidir.
Yani bugüne kadar yüzbinin üzerinde
hayatını kaybeden Suriyelilere binlercesi eklenecek. Yine yüzbinlerce Suriyeli
ülkesini terk etmek zorunda kalacak.
Karşılaştıkları vahşet yönetimi yüzünden
ülkelerini terk etmek zorunda kalan Milyonlarca insan bir kışı daha zor şartlar
altında geçirmek durumunda kalacaklar.
İnsanlığa barış, huzur ve güven getirmek
üzere kurulmuş BM ise kuruluş amaçlarına uymayan tutumunu sürdürmeye devam
ederken bu husustaki fonksiyonelliğini yitirmiş olduğunu bir kez daha göstermiş
olacak.
Vahşeti makul karşılayan, mazlumun değil
de zalimin tarafını tutan bir anlayıştan bu durumda çözüm beklemek ise saflık
olmaktan öteye geçmiyor.
Bu anlayıştan bal yapmalarını beklemek
hayalperestlikten öteye geçmeyecek.
Üç yıldır bağımsızlık mücadelesi veren
Suriyeli muhalif gruplara bundan sonra daha çok iş düşmektedir.
Mücadelelerine kıt imkânları ile devam
edecekler.
Kelimenin tam manasıyla yaklaşık bir
aydır yapılan görüşmeler “dağ fare doğurdu” atasözünü bir kez daha hatırlattı.