Hızla gelişen ve değişen bir dünyada yaşıyoruz. Teknolojide ve yeni ürünlerde çok hızlı bir değişim ve gelişme yaşanıyor.
Beklenmedik bir anda yeni bir teknoloji, yeni bir marka ile karşılaşmanın sürpriz olmadığı küresel bir köye dönüştü dünyamız.
Gelişmiş ülkelerin bu değişimi büyük ölçüde üretmiş oldukları üstün ve çağın ihtiyaçlarını karşılama kapasitesine sahip rekabetçi ürünler sayesinde yakalamış olduklarını görüyoruz.
Çevre, hava, su ve toprak gibi temel hayati kaynakların korunabilmesi sıfır emisyona sahip cihazların üretilip ve uygulamaya alınmasını bir zaruret haline getirmiş.
Sera gazlarının önemli bir bölümü fosil yakıt kullanan ulaşım araçlarından kaynaklanıyor.
Özellikle büyük şehirlerde bunu elimine etmenin yolu ise sıfır emisyonlu araçların üretilmesi ile mümkün.
Bu alanda düşünülen çözüm ise elektrikli araçların üretilip devreye alınması.
Özellikle elektrikli otomobiller ve otobüsler bazı ülkelerde ulaşımda artan bir eğilimle yerlerini almaya başladılar.
Bu hususta dünyada önemli gelişmeler var. Trafikteki elektrikli araçların sayısı her geçen gün artış gösteriyor.
Yani elektrikli araç sektörü bir üretim tırmanması yaşayacak gelecek yıllarda.
Ülkemizin son yıllarda üzerinde durduğu konu, otomotiv sektöründe kendi markasını üretmek.
Ancak üretilen aracın rekabetçi olması ve pazarda rağbet görebilecek özelliklere sahip olması gerekiyor.
Sektördeki bazı kurumların açıklamalarına göre, Türkiye kendi aracını yapabilecek kapasiteye sahip.
Fakat üretilen araca pazar bulma endişesi var.
Bu endişeyi aşacak bir potansiyelin olması gerekiyor, üretilmesi düşünülen araç için.
Aracın geleneksel olan fosil yakıt yerine çevreci ve elektrikle çalışan bir teknolojik yapıya sahip olması daha makul ve mantıklı olacağı düşünülüyor.
Elektrikli araçlar fosil yakıtlı araçlara göre çevreci olmaları yanında çok daha ucuz bir ulaşım imkânı sağlıyor.
Bu araçlar şimdilik özellikle uzun yol şartlarındansa kısa mesafelerde, şehir içinde kullanılması şarj kolaylığı açısından daha uygun olacaktır.
Şehirlerimizin gerek CO2 gazından mümkün olduğu kadar arındırılması ve gerekse böyle bir projeye potansiyel bir pazar oluşturması açısından üretilecek bu tip bir araç taksi esnafı tarafından benimsenebilir.
Ulaşımda sağlayacağı ucuzluğu açısından da müşteriler için tercih nedeni olabilir.
Mevcut taksi filoları bir plan dâhilinde ‘Çevreci Taksi’ projesi adı altında değişime tabi tutulabilir.
Türkiye genelinde taksici esnafı ile yapılacak bir anlaşma ile taksici esnafın araç filosu çevreci taksilerle yenilenirken aynı zamanda özellikle büyük şehirlerimiz fosil yakıt kullanan taksilerden arındırılmış olacaktır.
Böylece ilk aşamada ülkemizin kendi markasını üretme konusunda ilk adımı atma fırsatı doğmuş olur.
Başlangıçta iç pazara yönelik olarak atılan adım, aynı amaçla başka ülkelere de pazarlanabilir.
Bu konuda eğer bizim girişimcilerimiz geç kalırsa, küresel şartlar gereği oluşacak bu pazarı başkaları ele geçirebilir...