Avrupa Birliğinin geleneksel olarak
hazırladığı 2013 yılına ait Türkiye ilerleme raporu açıklandı. Rapor geçen
12 ay boyunca önemli adımların alındığının altını çiziyor.
Özellikle dördüncü yargı paketi ve
barış sürecinde yaşanan olumlu gelişmelere atıfta bulunuyor.
Bir yıl boyunca atılan adımların ve
gelişmelerin olumlu olduğuna işaret ederken, yapılması gerekenleri de
hatırlatıyor.
Avrupa Birliğinin ve benzeri kurum ve
kuruluşların sahip çıktıkları veya üzerine odaklandıkları temel değerler insan
hakları, hukukun üstünlüğü, demokratik düzen ve benzeri insani değerler. Yani insanlığın
sahip çıkması gereken ortak değerleri.
Bu değerler sadece belli yerlere ve
ülkelere has değil, bütün insanlığın ortak değerleri, yani evrensel değerler. O zaman bu
değerlere bu pencereden bakmak gerekiyor.
Fakat maalesef bu bakışı göremiyoruz…
Bunu göremediğimiz gibi bu değerleri
zorbela ele geçiren ülkelere de sahip çıkılmıyor.
Yakın çevremize baktığımızda, Irak’ta
her gün onlarca insan bombalamalarla hayatını kaybediyor.
Suriye’de zalim yönetim vahşetini
sürdürüyor!
Yine dünyanın birçok ülkesinden ölümü
göze alarak canı pahasına ülkelerindeki haksız ve zalim yönetimlerden kaçarak
hayatlarını yitirenler dünya medyasının ciddi bir şekilde dikkatini çekmiyor. Bu zulmü uygulayanlar gereği gibi kınanmıyor.
Filistin topraklarında Yahudi yerleşim
birimleri hızla artıyor, karşı koyanda hayatından oluyor...
Demokratik bir usulle seçilen Mısır
devlet başkanını alaşağı eden antidemokratik güçlere kimsenin sesi çıkmıyor, çıkmadığı
gibi darbe bütün dünyaya meşru gösterilemeye çalışılıyor...
Gerek Avrupa Birliği, Birleşmiş Milletler,
uluslar arası toplum ve gerekse medya ve benzeri insan hakları savunucuları ve
hukuk kurumları gerçek manada yeryüzünde bulunan yanlışlıkların karşısında
samimi bir üslup ve duruş göstermiyor.
Bu temel insani değerlerin ihlali karşısında, hukukun
üstünlüğü ve demokrasinin kurum ve kurallarını koruyan bir tarz ve üslupla durdukları zaman
insanlık adına var olan ve işlenen yanlışlıklar en kısa zamanda son bulacaktır.
Fakat gördüğümüz kadarıyla bu temel
değerleri bir bütün olarak değil, sadece işlerine geldiği zaman ve çarpıtarak gündeme
getiriyorlar. Yeryüzünde bu temel değerlerin uzun yıllardır ihlal edildiği
ülkeler var bunlara samimi bir yaklaşım ve duruş sergiledikleri görülmüyor.
Irak’ı demokrasi maskesi altında işgal
edenler bu ülkeyi bir ateş topuna çevirdiler, Suriye’de üç yıldır yaşanan
vahşeti saptırmalarla bütün dünyaya makul göstermeye çalışıyorlar, Mısır’da
demokratik düzene geçen bir yönetimi batılı medya ve işbirlikçilerinin çabasıyla
alaşağı ettiler.
Batını temel insan hakları anlayışı ve
bakışında samimiyetsizlik var, eğer samimi olsalar bazı İslam ülkelerinde yaşanan
vahşet bir anda kesilir! Bu nedenle hazırlanan raporların samimi bir yönü yok, darbeyi destekleyen bir anlayışın temel insan haklarını savunmaları pek inandırıcı olamaz...
Temenni ederiz vahşi batı anlayışına
son verilir ve savunulan evrensel değerler en kısa zamanda bugün zulüm altında
inleyen ülkelerde tesis edilir. Bu yapılırsa bu değerleri savunduklarında inandırıcı olabilirler.