Birleşmiş Milletlerde (BM)
laf çok, icraat yok...
BM dünyadaki açlığa son vermek için
etkin, iyi-yönetim ve sürdürülebilir gıda sistemlerinin temel hususlar olduğunu
vurguluyor.
Daha iyi beslenmeyi ve her şahsın gıda
hakkını sağlayacak anahtar daha iyi gıda sistemleri, daha akıllı yaklaşımlar,
politikalar ve çevre; tarımsal ürünlerin üretilmesini yapan, işleyen kurumlar
ve süreçler ve sürdürülebilir bir yapı içinde tüketicilere ulaştırılmasındaki gerekli yatırımlardan
ileri gelmektedir.
Her gün 840 milyondan fazla insan kendine
yetecek bir dünyada açlık çekiyor.
BM bu senenin temasını ‘Gıda Güvenliği
ve Beslenme için Sürdürülebilir Gıda Sistemleri’ olarak adlandırmış.
Yetersiz beslenmeyi ele almak, tarımda ve gıda sistemlerinde, tabii kaynakların yönetiminde, halk
sağlığında ve eğitiminde ve daha geniş politik alanlarında entegre hareketi ve tamamlayıcı
müdahaleleri gerektiriyor.
Yatırımın gıda, tarım, sağlık ve
eğitim sistemlerini gerektirmesi lazımdır.
840 milyon kronik açlık çeken
insanlara ilaveten 2 milyar insan sağlıklı yaşam için gerekli olan vitamin ve mineral
eksikliği çekiyor. Kötü beslenme aynı zamanda 1,4 milyar insanın aşırı
beslenmesine yol açıyor, bunların üçte biri obez ve kalp damar hastalığı, şeker
veya diğer sağlık problemlerinin riskini taşıyorlar. Bu bilgiler BM’nin Dünya
Gıda Günü dolayısıyla hazırlamış olduğu rapordan…
BM uzun yıllardır açlıkla mücadele
için üye devletlerin de destek ve onayı ile ‘Binyıl Gelişme Hedefleri’ adı
altında başlatmış olduğu hareket ağırlıklı olarak açlıkla mücadeleyi ve temel
hakları kapsamakta.
Amaçlanan hedefe ulaşmak için sürenin dolmasına çok az bir
zaman kaldı, fakat ne yazık ki bu hususta kayda değer bir ilerleme
gösterilemedi.
Çünkü küresel şartlar bu insani
meseleyi hal yoluna kavuşturmak için gerekli ortamı hazırlayamadı.
Bırakın mevcut olan aç insan sayısını
azaltmak, bunlara yenileri ekleniyor.
Üretimin olmadığı bir ortamda insanlar
nasıl beslenebilir?
Özellikle Afrika, Asya, Ortadoğu’da ve
dünyanın diğer ülkelerinde şartların açlığa mahkûm ettiği insan toplulukları
var.
Bunların bir bölümü belki çok az bir
kısmı iklim değişikliği, küresel ısınma ve benzeri olaylardan dolayı meydana
gelmiş olabilir. Fakat asıl nedeni ise iç çatışmalar ve savaşlardır.
Bunları önleyemeyen bir anlayış
hükmünü sürdürdükçe yaklaşık bir milyar insanı kronik açlıktan kurtarmak çok zor
olacaktır.
Bu ülkelerde insanlar açlık, yokluk,
hastalıkla iç içe yaşamaya mecbur bırakıldıkları gibi, diğer temel insani
haklardan da yoksunlar.
BM’nin öncelikle eften püften
meseleler yüzünden yıllardır süren bu çatışmaları durdurması artık bir zaruret
halini almış.
Eğer BM gerçekten açlık ve yoklukla mücadelesinde samimi ise bu çatışmalara son verecek ortamı hazırlamalı,
aksi takdirde açlık rakamı giderek artış gösterecektir.
buna bağlı olarak göçler ve toplumsal huzursuzluklar...
Üç yıldır savaşın içinde olan
Suriye’de milyonlarca insan üretim yapamıyor. Özellikle ülkenin içinde bulunduğu
savaş nedeniyle üretim yapamayan bu insanlar kronik açlıkla karşı kaşıyalar.
BM bu insanlara yeterli gıda yardımı
yapamıyor.
BM ve uluslararası tolum hala bu
insani meseleyi saptırma çabasında.
İşin aslını bırakmış yaraya merhem
olmayacak ayrıntılar üzerine odaklanarak soruna çözüm getiriyormuş görüntüsü
verme çalışıyor.
Bu nedenle bataklılar ne zaman
kurutulursa, o zaman açlık sorunu kolaylıkla halledilir.
Açlık sorununu sadece iklim
değişikliğine bağlamak büyük yanılgı ve saptırma olur.
Bunun için BM genel kurulu
tartışmaları bu konuyu gerçek sebepleri ile tartışıp çözüm önerilerini
ağırlıklı bir şekilde teklif ederse, daha bir doğru yaklaşım ortaya koymuş olurlar.
Yoksa BM’nin sadece raporlar
hazırlayıp sunması havanda su dövmekten öteye geçmeyecektir.