2 Haziran 2013 Pazar

Demokratik olgunluk bu değil!






Ülkemizde son günlerde suni olarak tertiplenmiş yaşanan olaylar karşısında hep söylenen bir söz var ‘Biz bu filmi görmüştük’!...
Bu film sadece bugüne has değil!
Ülke düşmanlarının ekmeğine yağ süren olaylar, Osmanlının son dönemlerinden beri var…
Bu çirkin senaryo nasıl Osmanlı imparatorluğunu parçalayıp dağıttı ise, onunla yetinmeyip bugünkü bütünlüğümüzü de aynı şekilde parçalayıp yok etme anlayışının devamıdır.
Demokrasiden, haktan ve hukuktan nasibini alamamış bunları sadece bir kavramdan ibaret bilen bu güruh bir başbakanı ve bakanlarını yalan ve iftiralarla nahak yere ipe götürmedi mi?
İşte gerek Osmanlının son dönemlerinde ve gerekse günümüzün demokratik kurum ve kurallarıyla yönetilen Cumhuriyet döneminde belirli aralıklara aynı zihniyet gene varlığını, kin ve nefretini sürdürmek mi istiyor sorusunu hatırlatıyor.
Bu zorba anlayışı ile ülkeye her seferinde verdikleri zararları bu millet unutur mu sanılıyor. Terör anlayışıyla bir yerlere varılacağı mı sanılıyor!
Osmanlının son döneminde yabancı kışkırtmacıların desteği ile ‘istemezük’ naraları atarak nasıl haksız yere padişahları tahtlarından ederek kocaman imparatorculuk çökertilerek, mevcut sınırlarımıza getirildi ise bugün de aynı zihniyet istedikleri zaman istediklerini gerçekleştirmek için demokrasi ve haklar kisvesi altında o hain ve çirkin emellerini gerçekleştirmek istiyorlar.
Sözde Demokrasi savunucularının kaç günden beridir ülkemizde yaptıklarını esefle, üzüntü ile izliyoruz. Bunlar sözde demokratik haklarını kullanıyorlar, sözde çevreyi koruyorlar, sözde çevre yanlıları, sözde ülke sevdalıları, sözde insan sevdalıları; hepsinin yalan olduğu bir kez daha aşikâr olmuştur. Bu istenmeyen olaylar altına sığındıkları demokrasi şemsiyesini ne derece istismar ettiklerinin somut bir göstergesi olmaktan başka bir şey değildir.
Demek ki bunların anlayışında, demokrasi yakıp yıkmak, yıkıp dökmek; önlerine ne gelirse tahrip etmek, kırıp dökmek; ülkeyi bir kargaşa ortamına sürüklemek; birini bitirmek isterken terörün bir başka versiyonun uygulamaya koymak.
Arkalarındaki dış güçlerin de kışkırtma ve tahrikleriyle ülkede sürekli bir huzursuzluk ortamını canlı tutmak anlayışı akala geliyor. İnsan ister istemez yaşananlara bakınca; demek ki bunların anlayışında hak ve hukuk bunlardan ibaret, ülke sevgisi bunlardan ibarettir, anlamını çıkartıyor. Gösterilere kendine göre iyi niyetle katılmış olanlara ve sadece yasalar çerçevesinde demokratik hakkının kullanmak isteyenlere bir diyeceğimiz yok. Fakat bu hakkı bu derece yakıcı, yıkıcı ve tahrip edici seviyeye taşıyanlar ise hukukun dışına çıktıklarını unutmamalılar, toplumun geride kalan kahir ekseriyetinin huzur ve güvenini bozduklarını unutmamalılar!
Madem demokrasiyi ağzından düşürmüyorsun ve bu söyleminde samimi isen o zaman demokrasinin kurum ve kurallarına saygılı olman gerekir. Haklarını, isteklerini demokrasi ve hukuk kuralları içinde kalarak elde etmeye çalışırsın. Aksi takdirde sen bu söyleminde samimi değilsin, sen bu değerleri istismar ediyorsun manası çıkarılır.
Bunun da yolu seçim sandığıdır, bunun da yolu seçmenin tercihine saygılı olmaktan geçer, milletin reyine saygı duymaktan geçer. Bunun da yolu bugüne kadar yaptıklarını ve yapacaklarını anlatmak ve bu milleti bunlara inandırmaktan geçer.
Belirlenen kanuni çerçevede gösteri yapmak toplumsal bir haktır, fakat bunu yaparken bu toplumsal hakkının kullanmayanların hakkına saygılı olman gerekir, bu da bu tür toplantı ve gösteri yürüyüşü yapmayanların huzur, güven, mal ve canına saygılı olmaktan geçer. Toplum huzur ve güvenini bozacak tutum ve davranışlardan uzak kalarak bu hakkı yerine getirmen gerekir.
Netice olarak, biz bu çirkin senaryoları çok gördük; bunların hiçbiri bu ülkeye ve bu ülke insanına fayda ve yarar getirmemiştir.
Dileriz bu tür olaylarda herkes ve her kesim arzulanan demokratik olgunluk, anlayış ve hoşgörüye sahip olan bir seviyeye ulaşır. Unutulmaması gerekir ki bu gemi hepimize ait, bu gemi su alırsa bu gemiyi batırmak isteyenlerin kurtulacağı sanılmasın!
Son on yılda Ak Parti iktidarları döneminde hayallerin ötesinde bir kalkınma başarısı gösteren bu kalkınma gemisi karaya oturtulmak isteniyor, yine IMF kapılarında bekleyen bir Türkiye isteniyor. Ülkemiz yine başkalarına el açan bir ülke görüntüsüne kavuşturulmak isteniyor! Tekrar o duruma düşmek ve düşürülmeyi hiç temenni etmeyiz ve inanıyoruz ki bu millet buna fırsat vermeyecektir…