Birileri
hedef saptırmada ustalığını sürdürüyor…
Evrensel
değerleri istismar etmede bu derece ustalık veya bu derece yüzsüzlük mü olur,
demekten insan kendini alamıyor!
Demokrasi,
özgürlük maske ve kalkanlarını kullanarak değerleri tersyüz etme sanatını, mugalâta
sanatını iyi kullanan zihniyet hep zeytinyağı gibi üste çıkma
maharetini gösteriyor.
Son günlerde,
ne istediğini bilmeyen ya da açıkça sadece ülkede terör estirmek, anarşi
çıkarmak, halkın huzur ve güvenini bozmak, ülkenin kalkınma ve gelişmesini
sekteye uğratmak ve olumsuzluk namına ne varsa onları savunmaktan başka bir
amaç ve gayesi olmayan bir kalkışma ile ülkemiz karşı karşıya bırakılmak
isteniyor.
Bu yapılanları
gayet normalmiş gibi savunan güruh, zamanı geldiğinde hesap soracakmış!
Bu ne
yüzsüzlük, bu ne pişkinlik sen hep çoğunluğun iradesini hiçe mi sayacaksın, sen
hep yakarak yıkarak ve benzeri yaklaşımlarla mı varlığını sürdüreceksin.
Varsayalım
ki öyle, ya bu halkın kahir ekseriyetini de senin gibi düşündüğünü mü sanıyorsun?
Demokrasiyi,
hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve özgürlüğü, halkın ifade hürriyetini
dilinden düşürmeyeceksin; ama tutum ve davranışlarınla bunlara hiç saygı
göstermeyeceksin!
Bu
evrensel değerleri ancak ve ancak senin işine, menfaatine geldiği zaman saygı
duyacaksın?
Ne
zaman ki yakma, yıkma ve benzeri hukuk ve insanlık dışı oylalar var olur ve
bütün insanlığın tasvip etmediği bu suç unsurları varlığını sürdürürse sen o
zaman “ha işte benim demokrasi ve özgürlük anlayışım budur” diyeceksin.
Bu
çarpık anlayışla kaç kişiyi ikna edebilirsin?
Ancak
ve ancak bu işten geçinenleri, mayasında terör ve anarşiden başka bir şey
bulunmayanları ikna edebilirsin…
Bu
ülke hukuk devleti, bu ülkede basın hür, konuşma hürriyeti var, herkes görüş ve
düşüncesini hukuk çerçevesinde kalarak dile getirebiliyor.
Hızla
kalkınan, gelişen, büyüyen ülkemizin önüne duvar örmek isteyenlere kim müsaade
eder, hangi ülke bu böylesine haince bir harekete izin verir.
En
bariz örneği ile geçtiğimiz günlerde İngiltere’de G8 zirvesini yakmadan,
yıkmadan, bir zarar vermeden protesto edenler karga tulumba derdest edildiler.
Ki gösteriler en hafif şekilde cereyan etti. Bu ülkenin hiçbir sivil toplum
örgütü ve siyasal partisi bu basit gösteriye katılanların yaptıklarını
savunmadı.
İşte
ülkesini sevmek böyle olur, demokrasi ve özgürlük kavramlarını korumak anlayışı
böyle olmalıdır. Zaten makul ölçüler ve süre içinde yapılan gösterilere hiç
kimsenin diyeceği bir şey yok. Şehir eşkıyalarına hangi ülke göz yumar, hangi
kanun ve hukuk buna müsamaha eder. Ederse orada hukuktan, insan haklarından
bahsetmek mümkün olur mu?
Artık
böylesine hedef saptırarak bu ülkeyi mağdur etme devri gerilerde kalmıştır,
herkesim herkesin hukuk ve demokrasi içinde kalarak mücadelesini medeni bir
şekilde yapmasını öğrenmesi gerekiyor.
Artık
hukuksuzluğu hukuk diye, anti-demokrasiyi demokrasi diye kimse kabullenmeyecektir.
Makul ve
mantıklı bir istek ifade edemeyen, tek gayesi yakmak, yıkmak ve bu ülkeye zarar
vermekten başka bir şey olamayan anlayış ve yaklaşımlar ne toplum vicdanında ve
ne de hak ve hukuk nezdinde yer bulamayacaktır.
Aksi takdirde,
bu anlayış demokrasi ve özgürlük kavramlarını hedefinden saptırmaktan başka bir
amaç taşımayacaktır.