26 Mayıs 2013 Pazar

BM Esed'i savaş suçlusu saymalı





Ülkemizle en uzun sınıra sahip Suriye’deki iç savaşın üçüncü yılına girmesinin akla gelen ilk neden uluslararası toplumun bu vahşete duyarsız ve ilgisiz kalması.
Önde gelen üyeleri, özellikle BM’nin 5 daimi temsilcinin bu insanlık dramında anlaşma sağlayamamaları sürdürülebilir küresel barış içinde endişe verici bir durum…
Bu anlaşmazlık aynı zamanda bazı soruları ortaya çıkarıyor.
Uluslararası toplumun önde gelen üyeleri özellikle Amerika Birleşik devletleri ve Rusya’nın böyle bir insani davada uzlaşamamaları ve ortak bir eksende buluşamamalarının arkasındaki önemli nedenlerden biri bu ülkenin ülkemizle uzun bir sınıra ve akrabalık ilişkilerine sahip olması mı?
İran’ın askeri, mali ve lojistik olarak açık bir desteğinin var olması ve ABD’nin İran’a nükleer silah üretimi iddialarına rağmen bu konudan dolayı fırsat varken daha fazla yüklenmemesi de bir başka konu olarak dikkat çekiyor.
Stratejik önemi olan Kusayr şehrine Esed güçlerinin üçayaklı bir saldırı başlattığı ve buradaki insanların kuşatıldığı bildiriliyor.
Birleşmiş Milletler ise Suriye’ye komşu olan ülkelere çağrıda bulunarak sınırlarını sığınmacılara açık tutmalarını istiyor, aynı zamanda ev sahibi ülkelere destek olmaları için uluslararası toplumdan acil ve güçlü yardım desteğini istiyor.
BM’nin Göçmen Bürosunun son açıklamasına göre, 1,5 milyondan fazla Suriyeli göçmen Türkiye, Lübnan, Ürdün ve Irak’a sığınmış bulunuyor. Giderek artan şiddet karşısında daha fazla insanın güvenlik arayışı nedeniyle göç edeceği bekleniyor.
Kaçmaya çalışan çok sayıda insanın tehlikeli bölgelerde sıkışabileceğinden rahatsızlık duyduklarını BM ifade ediyor.
Uluslararası hukuka göre, şiddetten kaçarak selamete ulaşmak isteyenler için başka ülkelere sığınmanın zorunlu bir durum olduğunu vurguluyor.
Ayrıca, uluslararası toplumun sığınmacıları ağırlayan ülkelere güçlü ve acil desteği sağlamalarının hayati olduğunu vurgularken, bu ülkelerin bu yükü yalnız başlarına omuzlamalarına terk edilmemelerini hatırlatıyor. Sadece sınır ülkeler değil bütün ülkelerin bu işe yardımcı olmalarını isteyerek sığınmacılar için bütün sınırların açık tutulması isteniyor.
BM’nin buraya kadar söyledikler çok yerinde ve insani, fakat Suriye’nin kan kusan liderinin aslında temelde olamayan meşruluğunun iki yılı aşan süre içerisinde ülkesinin insanlarına uyguladığı insanlık dışı vahşet karşısında zaten hiçbir meşru yanı kalmamış olması hususunu es geçiyor.
İnsanlarına vahşet uygulayan bir kişinin, o insanları temsil yetkisinin olmaması gerekir. Zaten bu kavganın temelinde bu şahsın demokratik yollardan değil de, zorbalık yoluyla iktidarı elinde tuttuğu içindir.
Bu yetmiyormuş gibi iki yılı aşan süredir ülke insanlarına eşi görülmemiş bir vahşeti arkasına aldığı birkaç devletin desteği ile yürütüyor.
BM sınırların açık tutulmamasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu ifade ediyor. Bu şekilde komşu ülkeleri ve hatta bütün ülkelerin bu hususa dikkat etmelerini istiyor. Sınır ülkeler de bu işi bir insanlık borcu bilerek ellerinden gelen fedakârlığı yapıyor. Ancak bu noktada uluslararası hukuku hatırlatan BM bunca insanlık dışı eylemde bulunan bir kişiyi ve bunu destekleyenler için neden uluslararası hukuku çalıştırmıyor.
Bu ülkelere; ‘siz vahşete destek vermekle ‘Uluslararası Hukuku’ ihlal ediyorsunuz’ sorusunu neden sormuyor. Gerek uluslararası hukuku ve gerekse temel insan haklarının ihlalini yapanlara karşı BM sessiz kalıyor.
Haziranda yapılacak Cenevre toplantısında bu vahşete destek veren ülkelere ciddi uyarıların yapılaması ve yine uluslararası topluma da bu insani konuda ciddi uyarıda bulunulması gerekir.
Uluslararası hukuk tek taraflı olarak değil de, bütün yönleriyle ele alınarak çalıştırılmalı. Ve Esed çözüme yanaşmadığı takdirde BM tarafından savaş suçlusu ilan edilerek gereken yasal işlemlerin yapılması gerekir.