En gözde küresel sektörlerinden biri de otomotiv sanayi.
İlk motorlu vasıtalardan günümüze kadar sektör sürekli
değişim geçirdi. Araştırma ve geliştirme faaliyetleri diğer sanayi dallarında
olduğu gibi otomotiv sanayinde de aralıksız devam etti. Günümüzde motorlu
taşıtlar gerek sayı, çeşit ve gerekse model olarak takip edilemeyecek kadar
artmış oldu. Bünyesinde milyonlarca insanı istihdam eden sektörün günümüzde en
sıkıntılı tarafı fosil yakıtlarla çalışması nedeniyle çevreye vermiş olduğu
kirlilik.
Bunun halli de sıfır emisyonlu araçların geliştirilmesi ve uygulamaya
sunulması ile olacak...
Son yıllarda, özellikle büyük şehirlerde, toplu taşımanın sebep olduğu yoğun hava kirliliğini azaltmak için alternatif yakıtla
çalışan araçlar üzerinde duruluyor. Bunun da en uygun bilinen çözüm şekli yenilenebilir
enerji türlerini kullanarak bu kritik konuyu çözüme kavuşturmak.
Bu nedenle elektrikle çalışan araçların yaygın bir şekilde
kullanılması en uygun çözüm olarak düşünülüyor.
Bu amaçla otomotiv sanayinde şaşırtıcı çalışmalar ve
gelişmeler yaşanıyor. Bu çalışmalar günümüz üretim teknolojilerini ve
sistemlerini zaman içinde elimine edecek görünüyor.
Geleneksel üretim sistemi gelecekte tamamen değişmiş ve
bugün üretilen otomotivin bazı temel parçalarına ihtiyaç kalmayacak türden
çalışmalar yapılıyor. Bu bakımdan günümüzün üretim teknikleri ve üretilen orijinal
montaj parçalarına gelecekte ihtiyaç kalmayacak gibi bir değişim süreci içinde
sektör.
Belki de sadece nostaljik amaçlı olarak üretimi yapılacak.
Mevcut teknolojilerle üretilen araçlar gelecekte klasik araçlar sınıfında
yerini alabilir.
Bu hızlı değişim ve dönüşüm ülkemizde üzerinde çok
konuşulan bir yerli araba markası üretimini, mevcut klasik tür yerine geleceğin
teknolojilerini kapsayan türden olması lüzumunu ortaya çıkarıyor.
Otomotiv sanayindeki gelişmelere ayak uydurmak ve
gelişmelerin paralelinde uluslar arası pazardaki payı korumak ve hatta mevcut
olan payı artırmak için gelişmeleri takip etmek ve aynı zamanda değişen ve gelişen
şartlar gereği bu gelişmelere adapte olmak mecburiyeti gözden uzak tutmamak
gerekiyor. Aksi takdirde sektörde hızla gelişen ve değişen yapının gerisinde
kalmak gerek sektör ve gerekse ülke olarak zor ve sıkıntılı duruma düşmeye
neden olabilir. Daha doğrusu sektörün çöküşüne yol açabilir.
Bu hususta ileri ülkeler sektörü sürekli olarak çevreye
uyumlu, giderek emisyon miktarını azaltan ve hatta sıfır emisyonlu
teknolojilerin geliştirilip yaygın bir uygulama bulması için gerek mevzuat ve
gerekse işin teknik yönü itibariyle çalımlalar yapmaktalar.
Avrupa Birliği bu hususta yeni düzenlemelerle karbondioksit
emisyonunu giderek azaltmayı planlıyor.
ABD emisyon miktarını yüzde 80 azaltmayı planlıyor. 2050
yılana kadar taşımacılık sektöründe petrol kullanımını azaltarak bunu başarmak için
kapsamlı bir yaklaşımın gerekli olduğunu vurguluyor.
Kombine stratejiler; her tip araç için yakıt ekonomisini
artırmak; taşımacılığı azaltmak, rekabetçi hizmet sağlayarak ve düşük karbonlu
yakıtları, biyoyakıtlar, elektrikli araçlar ve hidrojen dâhil olmak üzere
alternatif çözümler düşünülüyor. ABD’de konu ile ilgili yapılan çalışmada üç
büyük strateji tespit edilmiş; verimlilik ve talep yönetimi ile enerji
kullanımının azaltılması; yenilenebilir enerjiden elektrik ve hidrojen
kullanımının artırılması ve biyoyakıt kullanımının artırılması şeklinde
çözümler düşünülüyor.
Kürsel ısınma, bozulan çevre şartları ve iklim değişikliği
geleneksel üretim yapısını değişime zorluyor.