9 Haziran 2014 Pazartesi

Diyarbakırlı anneler


 

Diyarbakırlı anneler haklı oldukları davalarında dik duruşlarını sürdürüyorlar.

Geçen otuz yılda evlatlarını yok yere kaybetmenin acı tecrübesi, çözüm sürecinde Diyarbakırlı annelere için çok önemli bir ders oldu.

Artık bu çirkin oyunun bir parçası olmak istemiyorlar.

Emperyalistlerin haince bir oyunu olan bu aldatmaya evlatlarını haklı olarak kurban etmek istemiyorlar.

Geride kalan 30 – 40 yıllık bir zaman diliminde Diyarbakırlı annelerin evlatları gerek içerde ve gerekse dışardaki huzur ve güven düşmanlarının kurbanı olmuştu!

Bazı ülke düşmanlarının ve onların içerdeki maşaları vasıtasıyla ülkemiz çok şey kaybetmişti gride kalan 30-40 yıllık dönemde.

Sorunlarını baskıyla, zorbalıkla ve zulümle halletmek için mutlaka terörü seçmek en akıl dışı yoldu.

Seçimle, demokrasiyle, hukuk kurallarıyla ve hür iradeyle yönetilen ülkelerde ki ülkemiz de bunlardan biri, teröre bulaşmak ne aklın, ne mantığın, ne vicdanın ve ne de hiçbir hukuk kuralının kabul göreceği bir yol değildi.

Son günlerde yaşadıklarımız ülkemizde terör meselesini bitirmek için 1,5 yıldır işleyen çözüm sürecinden bugüne kadar alınan olumlu neticeler yine bazılarını rahatsız etmiş olsa gerek!

Çünkü bazıları meşru yolu, demokrasi ve barışı, hukukun üstünlüğünü ve halkın hür iradesini haz edemezler.

Her ne kadar bu değerleri ağızlarına sakız yapsalar da iş icraata gelince yan çizmesini iyi bilirler, kılıf üretmesini iyi bilirler.

Bu özellikleriyse samimiyetsizliklerinde uzmanlaşmış olmalarının en belirgin göstergesi olmaktadır.

Fakat dileğimiz bu defa ülkemizin doğusundan batısına, güneyinden kuzeyine ker kesim bu çirkin oyunu artık çok iyi anladı.

Bu hileli ayak oyunlarının ülkemizin hiçbir ferdine zerre kadar faydası olmayacağı gün gibi aşikârdır.

Geçmişte olduğu gibi bugün de bu hileli, provokatif faaliyetler ülkemizi istikrarsızlığa sürükleme çabasından başka bir amaç gütmemektedir.

Fakat biliyoruz ki işbaşına geldiği günden bugüne, gerek suni olarak ve gerekse kronikleşmiş sorunları birer birer yok eden bir iktidar var.

Ak Parti iktidarları bundan sonra da sorun çözücü icraatlarını sürdürecek, geçmiş yıllarda yaptıkları yapacaklarının ispatı olmuştur.

Terörden her ne şekilde olursa olsun, ister silahlı ister psikolojik usullerle olsun ülkemizin mevcut bünyesi bunu kabul edemeyecek bir evreye ulaşmıştır.

Herkesin her kesimin hedeflerine ne tür olursa olsun terörle değil de, meşruiyet içinde kalarak ulaşma yollarını tercih etmeleri hukuk devletinde bir vatandaşlık görevidir.

Kürt kardeşlerimizin sorunlarını demokratik yollardan değil de, çağımızın en acımasız, en vahşi ve en namert usulü olan terör yoluyla sözde çözüm getirmek isteyenler aslında bu kardeşlerimize ve bu bölgeye en büyük zararı vermişlerdir.

Bugün, büyük çoğunluğun kabul gördüğü ve destek verdiği çözüm sürecinde 1,5 yıldır yaşanan güzel gelişmeler de bunun en belirgin işaretidir.

İleri toplumlar hedeflerine, amaçlarına meşru zeminde hukukun içinde kalarak mücadelelerini vererek ulaşmış ve ulaşmaktadırlar.

Bugüne kadar acılarını, gözyaşlarını gizleyen Diyarbakırlı annelerin artık tahammülü kalmamış, kararlı ve dik duruşlarıyla haklı oldukları davalarında yavrularının kendilerine teslim edilmesini istemeleri en tabii ve insani haklarıdır.

Bu kararlı duruşlarına hükümetimizin de aynı şekilde kararlı bir duruş sergilediğini görüyoruz.

Bu annelerin feryadını bütün dünyaya duyuracak ve destek olacak bir diğer güç ise medya ve sivil toplum kuruluşları olacaktır.

Özellikle uluslararası medyanın bu hususta önemli rolü olacaktır.

Fakat bu malum medya mazlumların ve ülkemizin menfaatine olacak işlerde sırra kadem basar, ancak yıkıcılar meydana çıkınca karargâhlarını hemen kurarlar.

Bu da onların medyayı nasıl maksatlı kullandıklarını ve tarafsız olmaları gerektiği bu konuda nasıl aleyhte yanlı bir tutum izlediklerinin en açık delili oluyor.