Bu engelleme insanlık adına utanç vesilesi olmuştur.
Bu oylama hangi açıdan ele alınırsa alınsın her bakımdan bir
yanlışın, hukuksuzluğun ve insanlığın kabul demeyeceği bir fiili durumun desteklendiğini gözler
önüne seriyor.
Bir kez daha BM Güvenlik konseyinin mevcut yapısı belli bir
azınlığın temel haklarını savunmaktan başka bir amaç gütmediğinin kanıtı olarak
dünya kamuoyu önünde tescillenmiştir.
Güvenlik konseyi bu emperyalist yapısı ile bugünün şartlarının
çok gerisinde kalmış olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Bir başka deyişle miadını doldurmuş, bütün insanlığın temel
sorunlarına cevap verecek nitelikten çok geri kalmış olduğunu ilan etmektedir.
Güvenlik konseyinin yapısı günümüz değerlerinin; insani, hukuki,
temel haklar açısından hiç biriyle bağdaşmadığını gerek bu oylama ve gerekse buna
benzer oylamalarda bir kez daha göstermiştir.
Güvenlik konseyi sadece belli bir azınlığın menfaatini gözetmekten
başka bir gaye ve hedefi olmadığını bu son oylama ile ispatlamıştır.
Yani güvenlik konseyi her bakımdan hukuksuzluğu, haksızlığı
kendine amaç edinmiş ve bu özelliğini çatısı altında bulunduğu bu evrensel
kurumun temsil ettiği prensiplere ters düşecek bir şekilde temsil etme cüretini
bütün dünyanın gözüne baka baka bir kez daha göstermiştir.
Beş daimi üyenin almış olduğu kararlar ortaçağ döneminin
Engizisyon mahkemelerinin insanlık vicdanının kabul edemeyeceği işkenceleri
bile geride bırakmıştır.
Bu nedenle güvenlik konseyi günümüz engizisyon mahkemelerini
andırmaktadır.
Ortaçağ dönemi Engizisyon mahkemeleri akla ve mantığa sığmaz ve
hiçbir insanlık vicdanının kabul etmeyeceği işkenceler uyguluyordu…
Şimdi Suriye’de dört yıldır devam eden ağır bir insanlık suçu işleniyor.
Bu suçlar defalarca rapor edilmiş, günümüzde geçerli olan ve
yürürlükte olan bütün hukuki ve haklar manzumesinin ve uluslar arası kurumların
kabul edemeyeceği insanlık suçunun işlendiği belgelerle kayıt altına alınmış
bulunuyor...
Suriye’de yaşanan aslında bir savaş değil, kendi ülkesinde bugün
bütün demokratik ülkelerin kabul edip uyguladığı temel hakları istemektedirler.
Ağır bir insanlık suçu işleniyor!..
Suriyeliler temel haklarını; seçme ve seçilme haklarının
verilmesini talep ediyorlar.
Fakat bu istekleri mevcut zalim yönetim ve onun destekleyenleri
tarafından ret edildiği gibi engizisyon mahkemelerinin uyguladığı metotlarla
insanlık vicdanının kabul edemeyeceği bir şekilde ağır işkencelere tabi
tutuluyorlar.
Bu engizisyon usulü işkenceleri Güvenlik Konseyinin bir kısım
üyeleri destekliyorsa bunlarında küresel kamu vicdanı önünde hesap vermeleri
gerekir.
Bu ağır suçları desteklemenin de suç olması gerekir.
Bunu da insanlık adına en azından uluslar arası konumdaki
hukukçu ve hukuki kurumların ele alması gerekir.
Ortaçağ mezalimini bitiren bir padişah vardı, o da Fatih Sultan
Mehmed idi…
İstanbul’u fethiyle ortaçağ mezalimini bitirmiş yeni bir çağ
aşmıştı.
Mazlumlara kucak açmıştı.
Bu vesileyle yaklaşan fetih yıldönümünde Fatih Sultan Mehmed’e
ve tüm şehitlere rahmet dilerken; günümüz dünyasını da, bu günümüzün engizisyon
mahkemelerinden ve zulmünden kurtaracak yeni bir Fatih’in çıkmasını temenni
ediyoruz.