Öteden beri bu tür konuşmalar
genellikle sıkıntılı olmuş.
Zaman zaman bu tür konuşmaları yapanlar
bulunduğu sınırları aşmış.
Bir bakıma karşı tarafta "maksadını aşan
bir üslup ve muhteva ile yapılmış" intibaını bırakmıştır.
Hatta belli çevrelere “ayağını denk al”
mesajı verilmiştir.
Özellikle siyasi bir muhtevayla
yapılması ise Millet iradesine saygısızlık addedilmiştir.
Arkasında yatan maksat ise hep o malum
zihniyetin kendini ifşa etmesi olmuştur.
Belli elitlerin istekleri veya rahatsızlıkları
dile getirilmiş olması veya bu gibi yerleri fırsata çevirme anlayışı
sergilenmiştir.
O zamanda bu tür konuşmalarda akla şu
soru geliyor; demek ki protokol, kurum ve kurallar konusunda ya bir eksiklik
var veya aşırı bir esneklik var.
Ya da bu kuralları ve nezaket
kurallarını hiçe sayarak istismar var.
Danıştay kuruluş yıldönümü, bu tür
toplantılarda “kimler konuşur, ne konuşur ve ne kadar konuş” konularının
belirlenmesini gündeme getirmiştir.
Bu tür konuşmalar aynı zamanda
statükocu bir anlayışın tezahürü oluyor.
Dahası içe kapanık kısır bir
anlayışın ürünü olmaktan öteye geçmiyor...
Küresel bir dünyada bu kalıbın dışına
çıkma ufkunu göstermek gerekiyor.
Kendi konusu yerine bir muhalefet
partisi gibi bir metinle konuşma yapmak, herhalde meclis çatısı altında
milletin reyi ile seçilmişlerin görevi olsa gerek.
Her önüne gelen istediği yerde bir
siyasi parti temsilcisi gibi konuşursa bu tür toplantıların özüne ve ruhuna
saygısızlık edilmiş olur.
Yapılan konuşma metininin birçok
yerinde karşı tarafa söz hakkı verilmesi veya cevap verilmesi hakkını
oluşturmuştur, yorumları yapıldı.
Çünkü karşı tarafı itham ve kamuoyunu
yanıltma içeren bir konuşma olmuştur.
Demek ki bu istenmeyen olaya sebebiyet
veren zat meclis çatısı altında yapılması gereken konuşmayla; açılış, kuruluş
yıldönümlerinde yapılması gereken konuşma adap ve muhtevasını karıştırmış
olmalı.
Sayın Başbakanımızı da Danıştay kuruluş
yıldönümünde Barolar başkanının yapmış olduğu konuşmaya olan tepkisi herhalde bu
neden dolayı olmalı; yani esas ve usul dışı bir konuşma yapılmış olmasına olan
tepkiden ileri geliyor olmalı.
Bu aynı zamanda bir yargı organının
kuruluş yıldönümünün istismar edilmesine neden olmuştur.
Bir hukukçunun hukuk ve nezaket kurallarına
daha örnek bir şekilde uyması gerekir.
Demek ki bu tür toplantı ve
kutlamalarda, kimlerin konuşmacı olacağı ve konuşma metninin nasıl olacağı ve belirlenmiş
bir süresi yoksa yeniden belirlenmesi; varsa da buna riayet edilmesi için
gereğinin yapılmasını gündeme getirmiştir.