Afrin harekâtı nedeniyle batının rahatsızlığı devam
ederken, bir yandan da bir arayış içinde olduğu görüntüsünü veriyor.
Batının verdiği bu izlenimler doğrultusunda en büyük
korkusunun ve hedefinin ülkemiz olduğu her fırsatta açığa çıkıyor.
Kendi insanlık ayıplarını, yıllardır Müslüman katliamına
göz yumdukları pişkin hallerini bir tarafa bırakıp ülkemizin uluslararası
haklardan kaynaklanan meşru müdafaa hakkını bir türlü hazmedemiyorlar.
Bu harekâtla ülkemize yönelik saldırıların sona
erdirilmesi amaçlanırken terör yuvasına dönüştürülmüş sınırlarımızın bu cani
oluşumlardan temizlenmesini amaçlandığı net ve samimi bir şekilde açıklanmasına
rağmen, bu hayati mesele kurt kuzu hikâyesi yaklaşımıyla ele alınıyor.
Bir bakıma bu harekâtla aynı zamanda emperyalist güçlerin
korumasında olan Suriye zalim liderinin de bir bakıma sona yaklaşması ve yedi
yıldır yaptığı katliamların da dolaylı olarak sona erdirilmesinde katkı sağlanmış
olacak.
İşte bu insani harekâta emperyalist ve sömürü dünyası bir
türlü tahammül edemiyor.
Sürekli endişelerini dile getiriyorlar.
Oysa bazı İslam ülkelerinde o kadar endişe duyulacak durum
var ki bunlar uzun yıllardır nazari dikkate alınmıyor, yaşanan bu zulümler bunların endişe
kapsamına bir türlü girmiyor!
Böylece o sığındıkları ve savundukları insan hakları ve
demokrasi kavramlarında ne deneli sahte olduklarını bir kez daha açığa
vuruyorlar…
BBC’nin haberine göre bu harekâtta Alman tanklarının
kullanılması bunları bir hayli rahatsız etmiş görünüyor.
Varsayalım ki bu tanklar kullanılıyor, niçin alındı
bunlar müzede sergilenmek için mi?
Yoksa bu tankları kullanmak için ilgili ülkeden izin
almak mı gerekiyordu?
Böylece Türkiye’nin son yıllarda savunma sanayiine yaptığı
yatırımların ne denli önem arz ettiği bir kez daha ortaya çıkıyor.
Geçmişte bu hususta yapılan hatalar ve hele Kıbrıs Harekâtından
sonra karşılaştığı silah ambargosu aslında kapsamlı bir fırsat ve teşvik unsuru
olmuştu ülkemiz için.
Nitekim o yıllarda kurulan ASELSAN’ın bugün geldiği
seviye takdirle karşılanıyor.
Afrin Harekâtıyla batılı ülkelerin ve zihniyetinin
dürüstlükten, haktan ve mazlumdan yana tavır almayacağı gerçeği bir kez daha tescillenmiş
oluyor.
Merkel’in Hristiyan Demokratik Birliği parti üyesinden
biri ülkemizin başlattığı "Zeytin dalı Operasyonunu" yasal bulmadığını açıklamış, uluslararası
hukuka aykırı olduğuna dair sözler sarf etmiş.
Bunlardan bu anlayıştan başka bir yaklaşım beklenemez.
Beklenseydi bugün sadece milyonlarca insan Suriye’de
katliama uğramaz ve evini, yurdunu terk etmezdi.
Bölgemizde ve yakın coğrafyamızda bulunan birçok İslam
ülkesinde yıllardır meydana gelen kan ve gözyaşı olmazdı…
Herhalde İslam ülkeleri temsilcileri uluslararası arenada bu bu ülkelerin çektiği insanlık dramını yeterince dile getirilemiyorlar ki batının endişeleri işlerine geldiği zaman gündeme geliyor.