7 Şubat 2018 Çarşamba

BM'nin kimyasal silah aldatması




Zaman zaman Suriye’de kimyasal silah kullanımı uluslararası alanda tartışma konusu oluyor.
Kullanıldı mı, kullanılmadı mı? BM tarafından araştırması ve oturumlarda tartışması yapılıyor.
Suriye’deki vahşet 2011 Mart ayında başladı, neredeyse bu ülkede başlatılan vahşet 7 yılı geride bırakıyor.
Fakat ilgili kurumlarda bu vahşete karşı olumlu bir duruş takınacak bir gelişme yok. 
İpe un serme ve demagoji ustalığı 7 yıldır bu insanlık dramında devam ediyor.
Gerek BM’nin ve gerekse uluslararası toplumun ve diğer sözde insani değerleri ve insan haklarını korumak ve savunmak için kurulmuş uluslararası kurumların savsaklama ve görmezden gelme politikası devam ediyor.
Bu aldatma politikasını uygulayanlar milyonlarca masum Suriyelinin acımasızca ölümüne ve yerini yurdunu terk etmesine zemin hazırlarken Suriye’nin zalim yönetimini de bugüne kadar korumuş ve korumaya devam ediyor.
Masum insanları öldürmede sadece kimyasal silahlar kullanıldıysa savunma hakkı doğar gibi bir yanlış anlayış aslında emperyalist güçlerin kendilerini haklı gösterme ve aldatmadan başka bir şey değil. Kimyasal silah kullanılmasına rağmen bu vahşeti önlemek için ilgili kurumlarda bir kıpırdama görünmüyor.
Bu insanlık, hak ve hukuk dışı anlayış masum insanların zulme ve vahşete kurban gitmesine göz yummak ve zalimleri koruma altına almaktan başka bir anlam taşımıyor.
Birleşmiş Milletlerin mevcut statüsü mazlumları korumak için değil, zalimleri korumak mağdurlara da zulüm etmek anlayışı üzerine kurulmuş.
Uluslararası toplum Suriye zalim yönetimine şunu hatırlatıyor, “kimyasal silah kullanma, fakat katliamlarına diğer silahlarla devam edebilirsin.”
Suriye’nin zalim rejimi her halükarda katliamlarına devam ediyor. O toprakların gerçek sahiplerine en vahşi ve acımasız metotlarla zulmünü 7 yıldır sürdürüyor.
Dünyanın gözü önünde daha ne kadar bu katliamlar sürecek henüz belli değil.
Daha ne kadar ilgili insani ve hukuki kurumlar bu katliamlara göz yumacak belli değil.
Uluslararası toplumun duyarsız ve vicdansız tutumu karşısında İslam ülkeleri hep bir ağızdan bu katliamı durdurmak için ciddi bir şekilde ne zaman harekete geçecek o da belli değil.
Bu belirsizlikler devam ettikçe bu zalim rejim de katliamlarını sürdürüyor.
Çünkü ilgili uluslararası kurumların zulümden yana olan tavrı bu zalim lidere cesaret veriyor.
Ancak bu hususta ciddi ve samimi olarak duruş sergileyen ülke ise bizim ülkemiz.
Başlatılan Zeytin Dalı Harekâtı mazlumların kurtuluşu için olumlu ve önemli bir rol oynayabilir temennisindeyiz.