Terör
durmak bilmiyor.
Terörün
en fazla vurduğu ülkeler ise çoğunlukla İslam ülkeleri.
Afganistan
on yıllardır terörle birlikte yaşıyor.
Irak’ı
özgürleştirme bahanesiyle öncekinden çok daha kötüye götüren Amerika ve
koalisyon güçleri ülkeyi on yılı aşan bir süredir terör yuvasına dönüştürdü.
Irak
tarihinde görülmemiş insanlık dışı bir muameleye tabi tutuldu.
Bu
emperyalist mezalimi bir gün ortaya çıkacaktır.
Irak’ta
sık sık meydana gelen bombalı araç saldırıları ne Ramazan, ne bayram ve ne de
başka değerlere önem vermemekte.
İnsanlıktan
nasibini almayan emperyalist güçler zulme doymak bilmiyor.
Irak’ın
koalisyon güçleri tarafından işgali bölgemizi ve bölge ülkelerinin huzur ve
güvenini bozma projesidir.
İstikrarsızlaştırma
ve güvensizliği tesis etme projesidir.
Hep
söylenildiği gibi sömürü düzeninin kendi menfaatleri doğrultusunda bölgeyi
yeniden dizayn etme projesidir.
Irak’la
yetinmeyen hain güçler 2011 mart ayından beri Suriye’yi bu halkaya
eklemişlerdir.
Hiçbir
uluslar arası toplum üyesi Suriye’nin gelmiş geçmiş en gaddar yöneticisine bir
tek laf etmemektedir.
Sırf
kendi menfaatleri uğruna bunca yıldır insanlık ayaklar altına alınmıştır.
Bu
gaddarlık sürecini dünyanın önde gelen uluslararası toplumun üyeleri çeşitli
bahaneler ileri sürerek yönetmektedirler.
Uluslar
arası hukuk rafa kaldırılmış, uluslararası ceza mahkemesi paralize edilmiş,
insan hakları kuruluşları sadece lafta var. Bu kuruluşlar sadece emperyalist
güçlerin menfaatleri olacaksa varlıklarını göstermeye çalışıyorlar.
Eğer
bu kuruluşlar fonksiyonlarını icra etselerdi, Suriye’nin zalim lideri çoktan
hesap vermiş, bu ülke huzura kavuşmuş olacaktı.
Uzun yıllardır
İslam ülkelerinin bir bölümünü kıskaç altına almış terörün bitmesi bu
insanların huzura kavuşmasının tek yolu İslam ülkelerinin bu insanlık dışı
fiili durum karşısında tek yürek olmalarına, tek yumruk olmalarına bağlıdır.
Bunun da
yolu ise acaba bu ülkelerin bir ‘Terörü Önleme Platformu’ kurmaları ile
mümkün olabilir mi fikrini akla getiriyor! Zor bir görev olacağı kesin. Bu platforma,
bu insani davaya başka ülkeler de destek verebilir.
Bu platforma
bütün ülkelerin temsilci görevlendirmesi ve konu ile ilgili ciddi çalışmalar
yapılarak raporlar hazırlanıp Birleşmiş Milletlere sunulması ve gereğinin
yapılması için çaba göstermeleri olumlu sonuç verebilir.
Çünkü ismi
ne olursa olsun, neye matuf olursa olsun, bilinen tek gerçek var ki o da
terörün tek gayesi sömürü düzenine hizmet etmekten başka bir şey değil.
İyice bilinen
bir gerçek var ki o da terör eylemlerinin kendi başlarına bu derece organize
olmadıkları, görünürde ne kadar farklı isim ve maksatla kurulmuş olurlarsa
olsunlar hepsi kesinle tek merkezden yönetiliyor. Bunlara piyon olanlar bu
gerçeği bilmiyor olabilirler fakat ne yazık ki bu bir gerçek.
Merkez
karargâhları çok iyi kurumsallaşmış olup, her bir terör örgütü için bir masa
kurmuşlar, oradan bu insanlık dışı toplu cinayetleri planlayıp işletiyorlar.
Herhangi
bir terör olayının arkasından şu mu yaptı, bu mu yaptı şeklinde yorumların da
bir önemi yok.
Hepsinin
gayesi aynı, masum insanları öldürmek üzerine kurulmuş…
Tepedeki
caniler bir gün birine, bir başka gün bir diğerine görev vererek caniliklerini
şimdilik sürdürmektedirler.
İslam ülkeleri
farklı mezheplere, siyasi görüşlere sahip olabilirler; bilinmesi gereken
hususun terörün bu gidişle bütün İslam ülkelerinin kapısını bir gün çalacağı gerçeğini göz ardı etmemektir…