Ülkemiz önceki dönemlerde olduğu gibi hak etmediği
bir darbe girişimine maruz bırakıldı.
Öncekilerden farkı bu girişimin çok şükür ki akamete
uğramış olmasıdır.
Şehitlerimiz var, onlara Allah'tan rahmet,
yakınlarına sabrı cemil dilemek insani görevimiz.
Üzüntümüz var, sevincimiz ise bu alçak ve hain
girişimin başarısızlığa uğraması olmuştur.
Bu başarısızlığa üzüntülerini izhar edenler de var,
özellikle batı medyası ve sömürü dünyası!
Darbe girişiminin acemice olduğu ve 20. Yüzyıl stratejisiyle
uygulandığı, 21. yüzyılın teknolojisine ve insan gücüne yenik düştüğünü ifade
ediyorlar.
Bu defa “Bizim çocuklar” oyunu kazandı diyemediler!
Bu oyun her ne kadar sömürü dünyası tarafından çocukların
oyunlarına benzetilse de kanlı bir oyun. Kan içicileri için bu cani girişim
önemli değil; olsaydı Irak’ta, Suriye’de ve Mısır’da dökülen kanlara karşı
kayıtsız kalmazlardı…
Bu kalkışma ordu içindeki belli bir azınlığın, FETÖ’ye
bağlı bir gurup tarafından, kahir ekseriyetle işbaşına gelmiş Cumhurbaşkanımıza
ve millet iradesiyle seçilmiş yürütme, yasama organına karşı milletin iradesini hiçe saymanın ve saygısızlığın tezahürü neticesinde olmuştur.
Bu halk iradesini küçük görme, hiçe sayma ve itibarsızlaştırma
anlayışıdır.
Fakat artık ülkemiz eski Türkiye değil, milletin kendi
iradesine sahip çıkma şuurunda olması ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızın
bugüne kadar karşılaştığı bu ve benzer olaylarda olduğu gibi, bu ülke ve
insanlarının menfaati gereği hayatı pahasına da olsa asil ve dik duruşu ve bu
haksız ve canice kalkışmaya karşı milleti demokrasiye ve iradesine sahip çıkması
adına meydanlara davet etmesi bu haksız, hukuksuz, insan haklarına aykırı olan bu
alçak hareketin önlenmesinde büyük rol oynamıştır.
Bu duruş aynı zamanda bu tür maceralara kalkışma yanlıları
için büyük bir ders niteliği taşımaktadır.
Milletin göz bebeği olan Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bu küçük azınlık, kendilerini
her şeyin üstünde gören bir zihniyetin saiki ile motive olmuş ve kapıldıkları bu gururun insani melekelerini devre dışı bırakmasının eseridir.
Bu işe kalkışan güruh şimdiye kadar olan darbelerden
çok daha canice bir yöntem uygulamışlardır.
Bu milletin vergileriyle yapılan ve düşmana karşı
yurt savunmasında kullanılması lazım gelen silahları kendi egolarını tatmin
etmek adına silahsız ve savunmasız insanlara karşı kullanma alçaklığını
göstermişlerdir.
Aynen Mısır’da ve Suriye’deki gibi milletin
silahıyla milletin kendisine saldırmışlardır.
Kendilerine Suriye'nin zalim liderini rol model
olarak seçmişler, Mısır'ın darbeci liderini örnek almışlardır.
Bunu yaparken kendi asli görevlerini emsalsiz bir
alçaklık örneği göstererek kötüye kullanmışlardır.
Hukuk içinde yargılanarak,
adaletin vereceği en ağır cezaya maruz bırakılarak bunun hesabını vereceklerinden hiç şüphemiz yok.
Milletin isteği ve arzusu da bu yöndedir, adaletin
tecelli etmesidir.
Geçmişte bu tür hareketler ülkemize çok pahalıya
mal olmuş ve onlarca yıl geriye gitmesine neden olmuştur.
Gerek sivil toplum kuruluşları ve gerekse halkın
iradesini hiçe sayan bu güruhun en ağır bir şekilde yargılanması ortak
temennidir.
Şanlı ordumuz içindeki kötü niyetli bir azınlığın
kalkışmış olduğu hareket çok şükür Cumhurbaşkanımızı ve başbakanımızın karalı
ve dik duruşu ve güvenlik güçlerimizin fedakârca mücadelesi neticesinde önlenmiştir.
Bu kalkışmanın önlenmesinde sadece bu güruh değil,
belik de onlardan çok batı medyası ve sömürü çevreleri de bir kez daha yenilgiye
uğramıştır.
Hayıflanmaktadırlar!
Bu hain girişimde planlama ve strateji hatası
yapıldığı yorumunu yapıyorlar.
Bir kez daha hain emelleri kursaklarında kalmıştır,
ülkemizi bir Mısır ve Suriye yapma girişimleri boşa çıkmıştır.