Başlık BBC’nin Türkiye
ile ilgili haberinden…
Ülkemizde son günlerde
yaşanan olayları yorumlayan haber şöyle devam ediyor; bir iyi bir de kötü haber
şeklinde...
İyi olanı, Türkiye’nin
daha önce asla göstermediği bir şekilde DAEŞ’e karşı mücadele etmesi,
hedeflerini bombalaması, bu vesileyle ABD uçaklarına ülkemizdeki üssü
kullanmaları için müsaade edilmesi…
Bu arada Sayın
Cumhurbaşkanımızın ismini de vererek bu vesileyle bunu fırsat bulup PKK terör
örgütüne saldırı düzenlemesi ise kötü haber olarak değerlendiriliyor!
Haberde başta pentagon
olmak üzere müttefiklerin Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki Kürt terörist
gruplara hava saldırısı düzenlemesinden hiç memnun olmadıkları ifade ediliyor.
Ve bu grupların kendileri
için DAEŞ’e karşı mücadele eden birkaç güvenilir gruplardan bir olduğu ifade
ediliyor.
Bu açıklamalardan, ABD’nin
açıkça PKK ve onun türevleri olan terör örgütlerini desteklediğini anlıyoruz,
bu destek yeni de değil…
Anlaşılan Türk silahlı
kuvvetlerinin ülkemizin birlik ve beraberliğine göz diken bu terör örgütlerinin
yuvalarını bombalamalarını ise hiç hazmetmemiş görünüyorlar.
Bu bilinmeyen bir gerçek
değildi.
Bu açıklamalar batının İslam
ülkelerinde sürekli olarak terör örgütlerinin üretilmesi, yenilerinin devreye
girmesinin temel politikaları olduğu bir anlamda teyit ediyor.
Öyle olmasaydı, bugün
birçok İslam ülkesinde eli kanlı terör örgütleri yuvalanmaz insanlığın kabul
edemeyeceği vahşet örnekleri yaşanmazdı.
Şimdi ABD önderliğindeki
uluslar arası toplumun dünya kamuoyunda bıraktığı derin iz ise İslam ülkelerini
bir terör yuvası haline getirmek, istikrar ve güven ortamını yok etmek.
Gerek bölgemizde ve gerekse
Afrika’daki birçok İslam ülkesinde bu acımasız faaliyetleri görüyoruz.
Ne BM ve ne de
uluslararası toplum bu hususta bugüne kadar ciddi bir tavır takınmamışlar.
Mısır’ı bilerek
destekleyerek kaos ortamına çevirdiler, bunu Libya’da yaptılar.
Bu iğrenç politikayı önce
Irak’ta uyguladılar, on seneyi aşan bir süredir Irak bir terör yuvasına döndü.
Suriye’de durum belli, beş
senedir insanlık tarihinin görmediği bir vahşet sergileniyor.
Şimdi bu bölgede istikrar,
huzur ve güvenin kaldığı tek ülke Türkiye!
30- 40 senedir, asırlardır
birlikte yaşayan insanları fitne gücünü kullanarak birbirine düşürmeye
çalışıyorlar.
Hiç gereği ve sebebi
yokken bu fitne ateşi yakılmıştır!
Öne sürülen gerekçe ise
birtakım sözde haklardır ki bunların verilmiş olmasına rağmen bu fitne ateşini
batılı sömürgeciler söndürmek istemiyorlar; çünkü bundan beslen içerde çok
küçük bir azınlık ve ülkemiz üzerinde hain ve insanlık dışı çirkin emelleri olan
sömürü güçleri var.
Şimdi anlaşılıyor ki DAEŞ
denilen sözde İslam devleti diye tanıtılan bu terör örgütü de sırf ülkemizde
bulunan ırkçı terör örgütlerin güçlenmesi ve söz konusu bölgede her bakımdan
daha güçlü hale gelmesi için peydahlanmıştır...
ABD’nin ülkemizdeki üssü
kullanma iştahı ise hiç iyiye alamet görünmüyor.
Çünkü ABD liderliğindeki
koalisyon güçlerinin girdiği yerden hayır gelmemiştir.
İşte en bariz örneği
Irak, en bariz örneği Afganistan…
Bunların gayesi ne huzur
ve barış getirmek ne de terörü önlemektir.
Geçmişlerine baktığımızda
bunu açık ve net bir şekilde görüyoruz.
Yanı başımızda canlı
örnekleri var.
Sömürü güçlerine sığınan
bir terör örgütü ve sırtlarını bu terör örgütlerine dayadıklarını açıklamaktan hiçbir
sakınca görmeyen meclisteki siyasi uzantıları hariç, doğu ve güneydoğudaki
Kürt kardeşlerimizin bu hain, bu iğrenç oyunu iyi görmeleri ve anlamaları
lazım.
Kendilerine gerçek dışı vaatlerde
bulunanlar, aslında sonu belli olmayan bir çıkmazın içine sürüklemektedirler.
Bu gerçeği iyi anlayıp ona
göre tavır almalarınım zaman gelip geçmektedir.
Mesele ne Kürt haklarını
savunmak ve ne de onlara sahip çıkmak, yegâne gaye bu ülkeyi aynen Irak, Suriye
gibi kan gölüne çevirip sömürü güçlerine peşkeş çekmekten başka bir şey değil...