29 Temmuz 2015 Çarşamba

“Türkiye: Değişken müttefik (The erratic ally)”


 

 
Başlık BBC’nin Türkiye ile ilgili haberinden…

Ülkemizde son günlerde yaşanan olayları yorumlayan haber şöyle devam ediyor; bir iyi bir de kötü haber şeklinde...

İyi olanı, Türkiye’nin daha önce asla göstermediği bir şekilde DAEŞ’e karşı mücadele etmesi, hedeflerini bombalaması, bu vesileyle ABD uçaklarına ülkemizdeki üssü kullanmaları için müsaade edilmesi…

Bu arada Sayın Cumhurbaşkanımızın ismini de vererek bu vesileyle bunu fırsat bulup PKK terör örgütüne saldırı düzenlemesi ise kötü haber olarak değerlendiriliyor!

Haberde başta pentagon olmak üzere müttefiklerin Türkiye’nin Irak ve Suriye’deki Kürt terörist gruplara hava saldırısı düzenlemesinden hiç memnun olmadıkları ifade ediliyor.

Ve bu grupların kendileri için DAEŞ’e karşı mücadele eden birkaç güvenilir gruplardan bir olduğu ifade ediliyor.

Bu açıklamalardan, ABD’nin açıkça PKK ve onun türevleri olan terör örgütlerini desteklediğini anlıyoruz, bu destek yeni de değil…

Anlaşılan Türk silahlı kuvvetlerinin ülkemizin birlik ve beraberliğine göz diken bu terör örgütlerinin yuvalarını bombalamalarını ise hiç hazmetmemiş görünüyorlar.

Bu bilinmeyen bir gerçek değildi.

Bu açıklamalar batının İslam ülkelerinde sürekli olarak terör örgütlerinin üretilmesi, yenilerinin devreye girmesinin temel politikaları olduğu bir anlamda teyit ediyor.

Öyle olmasaydı, bugün birçok İslam ülkesinde eli kanlı terör örgütleri yuvalanmaz insanlığın kabul edemeyeceği vahşet örnekleri yaşanmazdı.

Şimdi ABD önderliğindeki uluslar arası toplumun dünya kamuoyunda bıraktığı derin iz ise İslam ülkelerini bir terör yuvası haline getirmek, istikrar ve güven ortamını yok etmek.

Gerek bölgemizde ve gerekse Afrika’daki birçok İslam ülkesinde bu acımasız faaliyetleri görüyoruz.

Ne BM ve ne de uluslararası toplum bu hususta bugüne kadar ciddi bir tavır takınmamışlar.

Mısır’ı bilerek destekleyerek kaos ortamına çevirdiler, bunu Libya’da yaptılar.

Bu iğrenç politikayı önce Irak’ta uyguladılar, on seneyi aşan bir süredir Irak bir terör yuvasına döndü.

Suriye’de durum belli, beş senedir insanlık tarihinin görmediği bir vahşet sergileniyor.

Şimdi bu bölgede istikrar, huzur ve güvenin kaldığı tek ülke Türkiye!

30- 40 senedir, asırlardır birlikte yaşayan insanları fitne gücünü kullanarak birbirine düşürmeye çalışıyorlar.

Hiç gereği ve sebebi yokken bu fitne ateşi yakılmıştır!

Öne sürülen gerekçe ise birtakım sözde haklardır ki bunların verilmiş olmasına rağmen bu fitne ateşini batılı sömürgeciler söndürmek istemiyorlar; çünkü bundan beslen içerde çok küçük bir azınlık ve ülkemiz üzerinde hain ve insanlık dışı çirkin emelleri olan sömürü güçleri var.

Şimdi anlaşılıyor ki DAEŞ denilen sözde İslam devleti diye tanıtılan bu terör örgütü de sırf ülkemizde bulunan ırkçı terör örgütlerin güçlenmesi ve söz konusu bölgede her bakımdan daha güçlü hale gelmesi için peydahlanmıştır...

ABD’nin ülkemizdeki üssü kullanma iştahı ise hiç iyiye alamet görünmüyor.

Çünkü ABD liderliğindeki koalisyon güçlerinin girdiği yerden hayır gelmemiştir.

İşte en bariz örneği Irak, en bariz örneği Afganistan…

Bunların gayesi ne huzur ve barış getirmek ne de terörü önlemektir.

Geçmişlerine baktığımızda bunu açık ve net bir şekilde görüyoruz.

Yanı başımızda canlı örnekleri var.

Sömürü güçlerine sığınan bir terör örgütü ve sırtlarını bu terör örgütlerine dayadıklarını açıklamaktan hiçbir sakınca görmeyen meclisteki siyasi uzantıları hariç, doğu ve güneydoğudaki Kürt kardeşlerimizin bu hain, bu iğrenç oyunu iyi görmeleri ve anlamaları lazım.

Kendilerine gerçek dışı vaatlerde bulunanlar, aslında sonu belli olmayan bir çıkmazın içine sürüklemektedirler.

Bu gerçeği iyi anlayıp ona göre tavır almalarınım zaman gelip geçmektedir.

Mesele ne Kürt haklarını savunmak ve ne de onlara sahip çıkmak, yegâne gaye bu ülkeyi aynen Irak, Suriye gibi kan gölüne çevirip sömürü güçlerine peşkeş çekmekten başka bir şey değil...