Anayasa mahkemesinin
zihinlerde bıraktığı iz hep aynı, yıllardır verdiği bazı karalarla Demokles'in
kılıcı intibaını hatırlatıyor.
Son olarak dershanelerle
ilgili vermiş olduğu karar ise bu bakış açısının yeni bir örneği olarak yorumlanıyor.
Bu aynı zamanda yürütme
erkine müdahale şeklinde de algı oluşturuyor.
Bir hukuk kurumu olan
Anaysa Mahkemesi zihinlerde geçmişte bu tür kararlarıyla kamuoyunda kendi görev sınırlarını aşan
bir yaklaşım içinde olduğunu bırakmıştı.
Hükümet kanadının
açıklamalarına göre, bu konudaki gerekçeli kararın AYM tarafından açıklanmasına
bakacaklarını fakat dershanelerle ilgili tutumlarında kararlı olduklarını ifade
ediyorlar.
Bu husustaki dönüşüm
sürecinin işleyeceği, yürütmenin kararının geçerli olacağı şeklinde açıklamalar
yapılıyor.
Kararın bu tarihe
bırakılması tam koalisyon görüşmelerinin yapıldığı bir döneme denk gelmesi
bakımından görüşmeleri etkiler mi, sorusunu da akla geliyor.
Sayın Başbakanımızın
ifade ettiği gibi yürütme bir iradeyi temsil ediyor, bu tür kararların aynı
zamanda halkın iradesini de bir tarafa atma anlamını da taşımaz mı?
Bu karar aynı zamanda yürütmenin
belirlediği eğitim politikasına bir müdahale mi sayılmalı?
Dershanelerin kapatılıp,
özel okullara dönüşmesi aslında bazı olumsuzlukların da bertaraf edilmesi
yanında avantajlarının olacağı beklentisi de var.
Biri öğrencilerin adeta
bir yarış atına dönüştürülmesi gibi bir önemli olumsuzluğun ortadan kalkmasına
neden olacağı şeklinde.
Bir diğer önemli yanı ise
bu kurumlara yapılan ödemelerden kaynaklanan maliyetin öğrenci ailelerine
getirmiş olduğu mali yükün kalkması olacak.
Üçüncü olarak daha da önemlisi
ise dershanelerin fırsat eşitliği ilkesine aykırı olması.
Dolaysıyla mali durumu yeterli olmayan
ailelerin çocuklarının bu yarışta geri kalmalarına yol açması.
Bu olumsuz yanlarının
yanı sıra, özellikle malum dershanelerin öğrencileri başka amaçla yetiştirmeleri algısının varlığı; bir
nevi beyin yıkama sürecine tabi tutulmaları ise işin daha tehlikeli yönünü
oluşturması…
Netice olarak bu
yanlışlıklara engel olunması nedeniyle dershanelerin tamamen yürürlükten
kaldırılarak, temel eğitim kurumlarına dönüştürülmesi kararı alınmıştı.
Açıklamalar yürütmenin almış olduğu bu husustaki kararın
ve kararlılığın devamı şeklinde.
Ancak Anayasa Mahkemesinin
bu kararla hatırlattığı altı çizilmesi gereken husus ise kamuoyunda yer etmiş
olan o bilinen tutumunu hatırlatıyor; yani bir bakıma yürütmenin üzerinde Demokles'in
kılıcı anlayışından vazgeçmemiş olduğu intibaını sürdürmesi şeklinde
mi yorumlamak gerekiyor?
Bu nedenle yeni bir Anayasanın bugüne kadar görülen bütün
olumsuzlukları yok ederken, millet ve ülke menfaatleri açısından faydalı olacak
bir muhtevayla yapılması üzerinde ısrarla duruluyor olması da bundan ileri
geliyor.
Her bakımdan bir hayli
tecrübeleri bulunan ülkemizin yeni bir anayasa yapımında bu tecrübelerin göz önünde
bulundurulması söz konusu aksamaları ortadan kaldıracak, kurumlar arasında daha
uyumlu ve verimli, aynı zamanda yürütmenin alacağı olumlu kararların
uygulanmasında zaman kaybına neden olmayacaktır herhalde…