Suriye’de sözün bittiği
yere çoktan gelindi.
Üzerinde yorum yapmanın,
yol göstermenin bir netice vermeyeceği bir sarmala girmiş bulunuyor.
Her geçen gün güçlenen
terörist örgütler uşaklığını yaptıkları emperyalist güçlerin verdikleri
talimatlar doğrultusunda zulümlerini artırıyorlar.
Fıtrat meselesi,
fıtratı bozuk olan işini terör veya benzeri yoldan, bu bedbahtlığa düşmek istemeyen mertler de meşru yoldan halletmeye
çalışıyor…
2003 yılından beri Irak
ve 2011 yılından beri Suriye emperyalist güçlerin at oynattığı bir alan haline
geldi.
Öncesinde Afganistan var
ki 1979 yılından beri zalimlerin harman yeri oldu.
Saddam bahanesiyle Irak’
işgal eden koalisyon güçleri bu ülkeyi terör gruplarına teslim etti.
Koalisyon güçleri o
yıldan beri burada açık bir şekilde belki de tarihinde görülmemiş insanlık suçu
işlemiştir ve bu yetmiyormuş gibi zulüm alanını giderek genişletiyor!
Eğer uluslararası hukuk
işleseydi ülkeyi bu hale getirenler bugün hukuk karşısında hesap vermiş ya da
veriyor olacaklardı.
Bu koalisyon güçleri
Irak’ı parçalamak ve yüzbinlerce insanın kanını akıtmakta vampirleri herhalde
fersah fersah geride bırakmışlardır.
Bununla da kalmayıp
Suriye’de bu cani politikalara göz yummaktadırlar.
Sözde terör örgütlerini
bahane göstererek kıyımlarına Afganistan’da, Filistin’de ve dünyanın özellikle
Müslüman topluluklarının bulunduğu birçok ülkede sürdürmektedirler.
Son günlerde Suriye
sınırımızda yaşanan insanlık dramına sebep olan bu güçler sözde terörist
grupları etkisiz hale getirmek için hava saldırıları düzenlemektedirler.
Ancak onların bu
aldatmacası sadece masum insanları etkisiz hale getirmekten başka bir amaç
taşımıyor.
Amaç ne barış getirmek ve
ne de masum insanları korumak tamamen kendi insanlık dışı emellerini
gerçekleştirmekten başka bir gaye taşımıyor.
Artık bu gün gibi açık,
eğer öyle olsaydı Afganistan şimdiye kadar çoktan sulh ve sükûna kavuşmuştu,
Filistin’de devlet kurulmuştu, Irak hakeza huzura kavuşmuştu, isteselerdi
Suriye’nin zalim yönetimini çoktan alaşağı etmiş ve uluslararası mahkemeye
teslim etmişlerdi.
Fakat bilinen bir gerçek
var ki bu zihniyet, suçluları değil suçsuzları yargılamayı görev edinmiş.
İşte son olarak Sudan
devlet başkanını tutuklamak için bahane arıyorlar.
Fakat tutuklanması
gerekenleri gözleri hiç görmüyor.
Besledikleri terör
örgütleri bir Müslüman ülkesini karıştırıp ve bu bahaneyle orayı işgal ederek en
hain ve sinsi çirkinliklerini göstermiş oluyor.
Sözde
insani gerekçelerle hareket edip birilerine sahip çıkma görüntüsü veriyorlar.
Yeryüzünde bunca hain
hileli örnekleri olmasına rağmen bu inceliği fark etme basiretini gösteremeyenler
de sözde belli idealler adına sömürü düzenin değirmenine su taşıyorlar.
Şimdi sınırlarımızda
koalisyon güçlerinin büyük desteği ile Kürt terörist grupların zulmünden kaçan
Suriyeliler yığılmaya başladı.
Bu hainlerin ağababaları öyle sinsi ve
planlı davranıyorlar ki bölgede biraz sükûnet oldu mu hemen harekete geçiyorlar.
Her boşluğu, her fırsatı kendi çirkin emelleri için kullanıyorlar.
Gerek ülkemizde ve
gerekse sınır komşularımızdaki Kürt vatandaşlar bunların hainliklerini
kavrayabilseler bu çirkin oyunlara alet olmayacaklar. Fakat ırkçılık
basiretlerini öylesine bağlamış ki gözleri hiçbir gerçeği göremez olmuş.
Varsayalım ki bir Kürt
devleti kuruldu, bu kesin biline ki o devlet devlet olmaz; o milleti de millet
olarak bırakmazlar, bugün Irak ne durumdaysa, Suriye, Libya ne durumdaysa
onlardan daha kötü duruma düşerler.
Emperyalistler bir işe
kirli ellerini bulaştırdılar mı ondan hayır gelmesi mümkün değildir.
İslam aleminin bu vurdum
duymaz hali sürdükçe emperyalistler bu hainliklerine son vermezler!
Bölgemizde oynan bu sinsi
ve hain oyun nasıl ters yüz edilir?
Ancak ve ancak İslam
ülkeleri kendi aralarında gerçek bir birlik kurar ve bunu gerçek manada işler
duruma getirirlerse arka plandaki bu hain güçler bu tutumlarından o zaman vaz
geçerler.