Suriye ve Suriyeli mülteciler BM’nin sürekli gündeminde.
BM organları gerek Suriye’deki savaşı ve gerekse savaşın
ağır faturasını ödemekte olan Suriyeli göçmenlerle sürekli inceleme yaparak
raporlar yayınlıyor.
Son günlerde üzerinde ağırlıklı olarak durulan konu Suriye
rejiminin kendi halkına karşı kimyasal silah kullandığı yönündeki iddialar.
İngiltere müdahale etmek için bu fiili kırmızıçizgi sayıyor.
Suriye yönetiminin kendi halkına karşı savaş suçu sayılan
kimyasal silah kullandığına dair kuvvetli delilin olduğu savunuluyor.
Eğer bu iddia doğrulanırsa, İngiltere başbakanının açıklamasına göre kırmızıçizgi
sayılan kimyasal silah kullanımından dolayı İngiltere ve müttefiklerinin Suriye
yönetimine müdahale etme hakkı doğmuş olacak.
Cameron bu durumda askerlerini Suriye’ye göndereceğini düşünmediğini,
fakat Suriye’de dehşet verici eylemlere de taviz verilmeyeceği sözünü vermiş
açıklamasında.
Aynı zamanda ABD başkanı Obama’nın aynı şeyi söylediği,
kimyasal silah kullanımının müdahalede bulunmaları için kırmızıçizgi sayılacağı
açıklamasını daha önce yapmış.
Cameron aynı zamanda geçmişte Irak’a müdahalede Tony
Blair’in kitle imha silahlarıyla ilgili düştüğü hataya düşmemek için acele
etmeyeceklerini de ifade ediyor.
Kimyasal silah kullanımıyla ilgili Suriye’den örnekler
alarak bilimsel araştırmaların yapıldığını, yeterli delile sahip olduklarında
uluslar arası toplumun da desteğini alarak yeni bir durum belirleyeceklerini
ifade ediyor.
Bu durumda Suriye’nin yanında yer alan Rusya, Iran ve Irak’ın
tavrı ne olacağı sorusu gündeme geliyor.
Suriye’yi destekleyen bu ülkelerin kendilerine göre bir
hesapları olmalı. Aynı şekilde kaygan bir zeminde bulunan Ortadoğu üzerinde diğer
ülkelerin de bir hesabının var olduğu hatıra geliyor. Bu, yeni değil ama, kurtlar sofrasının kurulduğu zamanlarda daha çok gündem buluyor.
Suriye liderine gelince, Arap Baharı devrimini yaşayan
diğer ülkelerin gerek insan kaybı ve gerekse fiziki yıkım açısından, Suriye
kadar büyük zayiat vermedikleri gibi değişim süreci bu kadar uzun sürmedi,
Suriyeliler çok acı çekti her bakımdan çok kayıp verdi.
Bu acıların ve kayıpların artışında zalim Suriye yönetimine desteğini
sürdüren ülkelerin rolü büyük oldu.
Aynı zamanda uluslararası toplumun ilgisizliği ve işi
sürüncemede bırakmaları da bu insanlık dramının boyutlarını artırdı.
Gelinen bu noktada Suriye’de yeni bir döneme gelindiğinin
işareti veriliyor.
Suriye konusu sanki çok bilinmeyenli bir denkleme
dönüşüyor.
Çözümü nasıl olacak, sorusu gündeme geliyor!
Esed’in sonu mu yaklaşıyor; önceki dikta liderlerinkine mi
benzer, yoksa başka bir çözüm mü bulunur bunu zaman gösterecek. Fakat inatçı
tavrı Esed’in akıbetinin öncekilere benzeyeceği ihtimalini artırıyor.
Esed’i destekleyenler bir noktadan sonra bu desteği çekmek
zorunda kalabilir, Esed kendini boşlukta bulabilir.
O zaman düşeceği yere göre akıbet bulur herhalde...