27 Nisan 2013 Cumartesi

Çok bilinmeyenli Suriye denklemi






Suriye ve Suriyeli mülteciler BM’nin sürekli gündeminde.
BM organları gerek Suriye’deki savaşı ve gerekse savaşın ağır faturasını ödemekte olan Suriyeli göçmenlerle sürekli inceleme yaparak raporlar yayınlıyor.
Son günlerde üzerinde ağırlıklı olarak durulan konu Suriye rejiminin kendi halkına karşı kimyasal silah kullandığı yönündeki iddialar.
İngiltere müdahale etmek için bu fiili kırmızıçizgi sayıyor.
Suriye yönetiminin kendi halkına karşı savaş suçu sayılan kimyasal silah kullandığına dair kuvvetli delilin olduğu savunuluyor.
Eğer bu iddia doğrulanırsa, İngiltere başbakanının açıklamasına göre kırmızıçizgi sayılan kimyasal silah kullanımından dolayı İngiltere ve müttefiklerinin Suriye yönetimine müdahale etme hakkı doğmuş olacak.
Cameron bu durumda askerlerini Suriye’ye göndereceğini düşünmediğini, fakat Suriye’de dehşet verici eylemlere de taviz verilmeyeceği sözünü vermiş açıklamasında.
Aynı zamanda ABD başkanı Obama’nın aynı şeyi söylediği, kimyasal silah kullanımının müdahalede bulunmaları için kırmızıçizgi sayılacağı açıklamasını daha önce yapmış.
Cameron aynı zamanda geçmişte Irak’a müdahalede Tony Blair’in kitle imha silahlarıyla ilgili düştüğü hataya düşmemek için acele etmeyeceklerini de ifade ediyor.
Kimyasal silah kullanımıyla ilgili Suriye’den örnekler alarak bilimsel araştırmaların yapıldığını, yeterli delile sahip olduklarında uluslar arası toplumun da desteğini alarak yeni bir durum belirleyeceklerini ifade ediyor.
Bu durumda Suriye’nin yanında yer alan Rusya, Iran ve Irak’ın tavrı ne olacağı sorusu gündeme geliyor.
Suriye’yi destekleyen bu ülkelerin kendilerine göre bir hesapları olmalı. Aynı şekilde kaygan bir zeminde bulunan Ortadoğu üzerinde diğer ülkelerin de bir hesabının var olduğu hatıra geliyor. Bu, yeni değil ama, kurtlar sofrasının kurulduğu zamanlarda daha çok gündem buluyor.
Suriye liderine gelince, Arap Baharı devrimini yaşayan diğer ülkelerin gerek insan kaybı ve gerekse fiziki yıkım açısından, Suriye kadar büyük zayiat vermedikleri gibi değişim süreci bu kadar uzun sürmedi, Suriyeliler çok acı çekti her bakımdan çok kayıp verdi.
Bu acıların ve kayıpların artışında zalim Suriye yönetimine desteğini sürdüren ülkelerin rolü büyük oldu.
Aynı zamanda uluslararası toplumun ilgisizliği ve işi sürüncemede bırakmaları da bu insanlık dramının boyutlarını artırdı.
Gelinen bu noktada Suriye’de yeni bir döneme gelindiğinin işareti veriliyor.
Suriye konusu sanki çok bilinmeyenli bir denkleme dönüşüyor.
Çözümü nasıl olacak, sorusu gündeme geliyor!
Esed’in sonu mu yaklaşıyor; önceki dikta liderlerinkine mi benzer, yoksa başka bir çözüm mü bulunur bunu zaman gösterecek. Fakat inatçı tavrı Esed’in akıbetinin öncekilere benzeyeceği ihtimalini artırıyor.
Esed’i destekleyenler bir noktadan sonra bu desteği çekmek zorunda kalabilir, Esed kendini boşlukta bulabilir.
O zaman düşeceği yere göre akıbet bulur herhalde...