Su temizdir, temizleyicidir…
Günümüz şartları suyun bu özelliklerini sürdürmesinde önemli zorluklarla
karşılaştığını gösteriyor. Küresel çevre kirliliği suların temiz ve temizleyici özelliğini sürdürmesinde engeller oluşturuyor. İşte bu engelleri kaldırmak su kaynakları
üzerinde oluşan
kirliliğin
ağırlığını azaltmak için küresel olarak çeşitli etkinlikler düzenlenerek bu olumsuz
gidişatın
durdurulması amaçlanıyor.
Bu küresel etkinliklerden biri de ‘dünya su
günü’.
Her yıl Dünya Su Günü farklı temalarla 22
Martta kutlanıyor. Suyun önemi, karşı karşıya kaldığı zorluklar, gelecekte suyu bekleyen sıkıntılar, suyun
neden olabileceği
küresel ihtilaflar dile getiriliyor.
Gerek miktar ve gerekse temiz ve güvenirlik
bakımından azalan su kaynaklarının korunması, temiz tutulması ve sürdürülebilir
bir yapıya kavuşturulması
suyun önemli konu başlıkları
arasında sayılıyor.
Nüfus artışı, iklim değişikliği, düzensiz kullanım ve israf su kaynaklarının karşılaştığı
sıkıntılar.
Su günü bu hususlarda farkındalık oluşturmak ve bilinçlendirme amacını taşıyor.
Uzmanlar gezegenimizde 1,4 milyar km küp
suyun var olduğu,
fakat yalnızca bunun yüzde 2.5’luk kısmı tatlı su kaynaklarını, ihtiyaç duyduğumuz su miktarını meydana getiriyor.
Bu miktarın çoğu da kullanımda zorluklar oluşturuyor, sadece 45,000 km küpten az bir
kısmı (toplamın yüzde 0.003’ü) teorik olarak kullanılabilir durumda. Gerçek
olarak 9,000 – 14,000 km küp kullanım için elverişli bulunuyor.
Tarım sektörü suyun %70’lik kısmını
kullanıyor, %22 sanayi sektörü tarafından ve %8 evsel kullanımda harcanıyor…
Günlük diyet türüne göre su kullanımı değişiklik gösteriyor. Et zengini diyetler daha çok su
tüketimi gerektiriyor.
Çiftlik hayvanlarının kasaplık hale
gelinceye kadar geçen süre içinde et ağırlıklı diyetlerde kişi başına su tüketimi 4,000 – 5,000 litreyi buluyor.
Diğer yandan tahıllardan, meyve ve sebzeler ve balıktan oluşan diyetlerde ise su tüketimi sadece 1,500
– 2,600 litre arasında değişiyor…
Suyun ekonomik değerinin zamanla artarak bölgesel ihtilaflara
yol açacağı,
belki de petrolün sebep olduğundan daha ciddi ve daha kanlı ihtilaflara yol açacağına dair öngörülerde bulunuluyor.
Bu nedenle su tasarrufu yapan diyetlerin
takibiyle, tarımda ve kişisel
seviyede suyun daha bir rasyonel kullanımını teşvik edecek kombine çabaların gerekli olduğuna işaret edilmekte.
Kişi başına günlük su tüketimi yaklaşık 3,400 litre olarak hesaplanmış. Bu tüketim miktarı günlük satın aldığımız ürünler ve yediğimiz gıdalar dâhil edilerek hesaplanmış.
Su ayak izimizin büyüklüğü ne yediğimize, gıda üretimini nasıl yaptığımıza, ne kadar gıda israf ettiğimize bağlı olarak değişiyor.
Araştırmacılar
suyun gelecekte en başta gelen ihtilaf kaynaklarını oluşturacağını tahmin ediyorlar. Geçmişte petrol kaynakları nedeniyle meydana gelen ihtilafların
verdiği tahribat suyun vereceğinden
daha hafif kalacağı şeklinde
karamsar yorumlar yapılıyor.
İşin
bu yönü ülkemizi çok daha yakından ilgilendirmekte. Ülkemiz, komşularına göre su kaynaklarının daha fazla olduğu ülkelerden biri. Aynı zamanda iki büyük uluslararası
sınır aşan
suyu bulunmakta. Doğu
ve güneydoğu
komşularımız
Irak, İran
ve Suriye sınıraşan
sularımız olan Fırat ve Dicle’den faydalanmakta. Batı sınırımızda da en önemli
nehir Meriç nehri bulunuyor. Üç tarafımız denizlerle çevrili olduğu gibi stratejik öneme sahip sınır aşan akarsularımız da var… Gerek bulunduğu konum ve
gerekse su kaynaklarının yönetim ve sürdürülebilirliğinin koruması ülkemiz
için büyük önem arz ediyor.