İklim değişikliği ve küresel ısınmanın
bir sonucu olarak ekonomik faaliyetlerde şartlar gereği yapılması gereken ve düşünülen model değişiminde en etkili rolü
oynayacak sektörlerinden bir de otomotiv sektörü.
Sera
gazı emisyonlarının salınımı nedeniyle çevreyi ve atmosferi kirletme
açısından en büyük paya sahip sektörlerden birini otomotiv sektörü oluşturuyor.
Ulaşım ve taşımacılıkta sunduğu imkânlar yanında, sanayileşme devriminden bugüne kadar bıraktığı zararlı etkileri ise artık çekilemez hale
gelmiş durumda. Çözüm süreci
başlatılmış, bu kapsamda belirli çerçeveler çizilmiş ve hedefler belirlenmiş.
Bu
amaç doğrultusunda, otomotiv sektörünün mevcut yapısı temiz teknolojik değişim ve dönüşümün yapılmasını zorunlu kılıyor.
Gerek
otomotiv ve gerekse bu sektörle bağlantılı olan sektörlerin çevreye bıraktığı ayak izlerini azaltmak ve böylece verdiği zararları telafi etmek artık bir
mecburiyet halini almış.
Bu
nedenle sürekli olarak yeni hedefler, yeni yasal düzenlemeler ve yeni
teknolojiler üzerinde çalışılıyor. Hayati önem taşıyan bu küresel sıkıntıya çözümler üretmek ve uygulama safhasına
getirmek için ilgili kesimler yoğun bir gayret içinde.
Bunlardan
biri de elektrikli araçların üretiminin artırılarak kullanımının yaygınlaştırılması hususu.
Özellikle,
öncelik olarak şehir içi trafiğinden kaynaklanan CO2 oranlarının düşürülmesi ön planda yer alıyor.
Avrupa
Birliğinin bu hususta 2020 ve 2025 yılları için belirlediği hedefleri var.
Mevcut
durumda yeni araçlardan çıkan Co2 emisyon miktarı, ortalama olarak 135
gr/kilometre şeklinde bulunuyor. Bu
miktarı 2020 yılına kadar 95 gr/kilometreye düşürmek amaçlanıyor.
Birliğe teklif edilen yeni hedef ise, bu oranı 2025 yılında 60
gr/kilometreye düşürmek.
Bunu
başarmanın yolu da, ilgili
sivil toplum kuruluşlarının bir çalışmasına göre, şu şekilde olacak; araçların yüzde 24’ü elektrikli araçlar, %24’ü
hibrid araçlar ve kalanın yüzde 52’si ise geleneksel yakıt kullanan araçlardan
oluşacak şeklinde formüle ediliyor.
70
gramlık hedef de ise; yüzde 7 oranında elektrikli araçlar, kalan kısmın yüzde
22’is hibrit ve yüzde 71’i geleneksel yakıtla çalışan araçlardan oluşmuş olacak.
Bu
nedenle elektrikli araçlara şimdiden yatırım yapılmasının gereği üzerinde duruluyor.
Sektör
yatırımcıları hedeflerini belirleyerek bu alana yatırım için çalışmalara başlamış görünüyorlar.
Hâlihazırda
birçok bilinen marka gerek ülkemizde ve gerekse küresel ölçekte elektrikli ve
hibrid araç üretimini deneme seviyesinde de olsa yapıyorlar. Bazı ülkelerde
elektrikli araç satışları oran olarak az da
olsa önceki yıllara göre artış gösteriyor.
Beklentiler, gerek üretim ve gerekse satış olarak, söz konusu araçların giderek pazardaki paylarını artırmaya
devam edeceği yönünde.
Gelecek
yıllar üreticiler hem iç ve hem de uluslararası pazardaki rekabetini artırmış olacak.
Rekabetçi özelliklerini, gerek fiyat ve gerekse kalite
açısından artıran ürünler ise paylarını en çok artıranlar olacaktır herhalde.