Arap ülkeleri neden her seferinde İslam dünyasına
yönelik yapılan vahşet karşısında sessiz kalıyor?
Önemli bir nedeni mevcut yönetim şeklinin
tam demokratik olmayışı, gücünü kendi
milletinden almayıp, iplerin dış güçlerin
ellerinde olmasından ileri geliyor herhalde...
bu ülkelerin her biri, önde gelen egemen güçlerin kendi
menfaatleri için yeri geldiğinde
kullanabilecekleri birer potansiyel koz konumundalar sanki.
Bu tutumlarıyla makam, mevki ve menfaatleri için "seslerini maalesef çıkaramazlar" intibaını veriyorlar. Arap
Baharını yaşayıp değişimi yaşayanları hariç tutarsak,
diğerleri bu evreden geçmeden kolay kolay ses
çıkaramaz.
Nedeni halklarının sesine kulak verme ihtiyacını duymazlar.
Yaklaşık bir asırdır bu yapı devam ediyor. Bu asırlık
yapının değişimi de haliyle çok kolay
olmayacak.
İki yıla yaklaşan Suriye
ayaklanması hala sonuca ulaşmadı. Çok sayıda
insan hayatını yitirdi.
Bir ülke ve onun insanları bir ailenin menfaatleri için canlarından oluyor,
yerlerini yurtlarını terk ediyorlar.
Sona doğru hızla yaklaşan Suriye lideri hiçbir devir ve ülkede görülmemiş zulüm ve vahşet örnekleri sergiliyor. Kendini
yıllardır o mevkide tutan, koruyan halkına karşı zulüm ve ölüm
oyunları ile karşılık veriyor. Bu
derece insani duygulardan yoksun ve zulüm ehli. Demokratik yollardan haklarını
talep eden insanlara karşı bu vahşet yolunu seçti. Başlangıçta demokratik
çağrıya cevap verseydi ve demokratik seçim ortamını
sağlasaydı, bu kadar kan dökülmeyeceği gibi kendisinin tekrar seçilme şansı olabilirdi. Gelinen bu noktada o şansı yitirdiği gibi direnmeye
devam ederse hayati tehlikesi de olabilir!
***
Filistin ve Gazze’yi bir piton gibi yutmak isteyen İsrail’e karşı seslerinin
çıkmayışı ise, bu uzaktan kumandalı yönetim
yapısından kaynaklanıyor. Değişim sürecinin yaşandığı bu dönemde “korkunun ecele faydası yok” prensibi gereği acı gerçeklerle karşılaşmadan Arap dünyasının çağın gereklerine
uygun bir şekilde gerekli değişimi yapmaları hem
kendi ülkeleri ve hem de İslam dünyası
için önem taşıyor...
İsrail’in en büyük desteği sadece sahip olduğu üstün
teknolojik silahlar değil, aynı zamanda
sessiz kalan İslam dünyası ve arkasına aldığı süper güçler.
Filistin bugüne kadar uygulamış olduğu yanlış politikalarla
sürekli can ve toprak kaybı yaşamıştır. Artık yanlışta ısrar
etmeyip, akılcı politikalar geliştirip
üretmelidir.
Dünyayı arkasına aldığı gibi, her
bakımdan yüksek teknolojilere sahip askeri güce sahip olan İsrail’le bir iki füze ve roketle baş etmesi mümkün olur mu?
Hak, hukuk, barış ve huzuru
temsil ettiğini söyleyen Birleşmiş Milletlere, “Bir millet canıyla, malıyla toprağıyla yok oluyor, buna bir çözüm bulmanız, bu değerlere sahip çıkmak sizin ve üyelerinizin görevidir," diye Filistinlilerin sormaları gerekiyor...
Birleşmiş Milletlerin artık çifte standard anlayışını terk etmesi gerektiği gibi; bağımsız ve temsil ettiği değerler manuzmesine sadık kalarak kararlar alıp tavsiye etmesi gerekiyor.