İkinci defa seçimi kazanan ABD Başkanı
Barak Obama’yı zor günler bekliyor. Başkan Obama için yapılan yorumlar ikinci
defa kazandığı seçim sevincinin kursağında kalacağı şeklinde.
Gerek kendi ülkesinde ve gerekse
uluslararası alanda dünyanın içinde bulunduğu çözüm bekleyen sıkıntılar, ABD
başkanını zor günlerin beklediği şeklinde değerlendiriliyor.
Küresel ekonominin yavaşlama sürecine
girmesi, ABD ekonomisindeki ağır ilerleyen iyileşmeyi tehdit ediyor.
Ülke gündeminin dışında, İran’ın nükleer
programı ve Suriye’deki çatışmalar ise ABD Başkanı Obama’nın, işin kolay
kısmını başardığı, fakat ikinci döneminde acılı durumlarla karşılaşacağı şeklinde
yorumlanıyor.
Ülke içinde en önemli ekonomik sıkıntının mali
uçurum olduğu görüşü ve
bunun ülke ekonomisini durgunluğa çekeceği endişesi var.
Önceki başkan George W. Bush döneminde başlatılan vergi indiriminin, bu sene başında sona ereceği ve sosyal güvenlik ve sağlık hariç geniş
kapsamlı harcama kesintisi bütün federal programı vurmuş olacak.
Harcama kesintilerinin ve vergi artışlarının
yürürlüğe girmesi ise kırılgan ABD ekonomisini durgunluğa sürükleyeceği öngörülüyor.
Vergi artışlarının aynı zamanda işsizliği
de körükleyeceği söyleniyor. Ancak Obama’nın Kongreye baskı yaparak vergi indirimlerini
ve harcama kesintilerini 2013 sonlarına kadar erteleyeceği bekleniyor.
Obama ekonomik refahı ve ülke güvenliğine
bir tehdit olan kronik federal açıkları ve borçları azaltmayı ilk öncelik
olarak görüyor.
Bu arada başkan Obama orta sınıf
vatandaşlar için mevcut vergi oranlarının korunması ve zenginler için senatodan
geçen vergi artışı taslağının temsilciler meclisinden de geçmesi için
Cumhuriyetçilere çağrıda bulundu.
Ekonominin yılsonunda karşılaşabileceği
mali uçurumla nasıl baş edeceği konusunu kongre ile görüşmeye açık olduğunu ve
bunun için vergi artışı ve harcama kesintisini düşündüğünü ifade ediliyor.
Obama’nın uluslararasında karışılacağı
problemler ise şu şekilde sıralanıyor; Ortadoğu’daki demokratik hareket ABD
için önemli bir hedef olarak görülüyor.
Bush döneminde Irak ve Gazze’de düzenlenen
seçimler Beyaz Saray tarafından memnuniyetle karşılanmıştı.
ABD’ye karşı Ortadoğu’daki kamuoyunun, ABD çıkarları
ve dış politikası açısından önemi vurgulanıyor. El kaidenin Pakistan ve Yemen
gibi yerlerde hala varlığını sürdürmesi, bir diğer endişe konusu.
ABD güçlerinin
Afganistan’dan çekilmesi, Irak’ta istikrarın sağlanması ve İsrail/Filistin durumuna
istikrar teşvik etme, terörizmle mücadele, enerjiye erişim sağlama ve
nükleer çoğalmayı önlemek gibi önemli husular gündemin diğer konuları.
ABD’nin İran’a yönelik olarak görüşü ise, bu ülkenin
nükleer emellerinin gizli olmadığı, bu nedenle bu durumun ABD’yi baskıcı
müeyyideleri uygulamaya zorladığı kanaati var.
Suriye’de ise ayaklanmanın başladığı
tarihten bugüne kadar net ve açık bir şekilde nelerin olduğu insan hakları
ihlallerinin hangi boyutlara ulaştığı net bir şekilde bilinmediği biryana; 30
bin kişiden fazla insanın öldüğü, ölümlerin aralıksız devam ettiği, kış
şartlarının başladığı ve bu insanlık dramının nasıl sona erdirileceği konusunda
kesin bir çözüm ve tarih söylemek mümkün görünmüyor.
Suriye’de yaşanan insanlık ayıbı Arap
Baharının son büyük silahlı ihtilafı olarak görülüyor. Uluslararası toplumun
Beşar Esat’a hoşgörü göstermeye devam etmesini tahayyül etmenin zor olduğu
vurgulanıyor. Uluslararası toplumun bundan sonra konuya çok daha duyarlı bir şekilde yaklaşması gerekiyor.
Gerek içerde ve gerekse uluslararası ortamda
çözüm bekleyen çok sayıda problem var, dileyelim bu sıkıntılara samimi ve çözüm
amaçlı yaklaşılsın...
Bunların içinde en acil çözüm bekleyen ise Suriye!