Birleşmiş milletlerin hemen hemen her toplantısında konuşmacıların üzerinde durarak tekrarladığı ve hatırlattığı temel konular var.
Ki bunlar BM’nin kuruluş nedeni olan insan hakları, hukukun üstünlüğü, evrensel insan hukuku ve demokrasi gibi
kavramlardan oluşuyor…
İnsan hakları, hukukun üstünlüğü ve demokrasinin birbirilerine bağlantılı
olduğu ve evrenselliğe ait olduğu; karşılıklı olarak birbirlerini takviye
ettiği ve BM’nin bölünmez çekirdek değerler ve prensipleri olduğu vurgulanıyor.
Ancak bu değerlere yeryüzünde bütün insanların sahip olabildiğini ne yazık ki
söylemek mümkün değil..
Bu değerler sürekli olarak güçlü olan taraflarca ihlal
ediliyor.
Bu durumda güçlü olanların bu temel insani değerlerin sadece kendilerine
has olduğu intibaını bırakıyor dünya kamuoyunda.
Yer yüzünde uzun yıllardır kan ağlayan, gözyaşları dinmeyen milletler var..
BM’nin 67. oturumunda dünya milletleri bakan, başbakan ve başkan
seviyesinde BM genel kuruluna katılarak, bu küresel mecliste görüşlerini dile
getirdiler. Memnuniyetini belirten olmadığı gibi herkesin şikâyeti vardı.
Dünyada yaşanan sıkıntıların en önde gelenleri; terör, güvenlik, iç savaş,
savaşlar, ekonomik kriz, açlık, yokluk, çevre sorunları, insan hakları
ihlalleri… Ekonomik krizin yaşandığı ülkeleri bir tarafa bırakırsak ki genel
olarak zengin ülkeleri oluşturuyorlar, asıl problemlerin çoğu geri kalmış ve
kalkınmasını çeşitli nedenlerle tamamlayamamış ülkelerde etkisini sürdürüyor. Karşılaştıkları sıkıntılar sıradan ekonomik sıkıntıların çok ötesinde bulunuyor...
Dünyada sıkıntıların en çok yaşandığı kıtalardan biri Afrika, bu sıkıntılar
bir de ağırlıklı olarak Asya kıtasında bulunuyor.
Söz konusu kıtalardaki bazı ülkeler sürekli savaş, açlık, kuraklık, yoksulluk
içindeler.
Şu anda insanlık dramının ağırlıklı olarak yaşandığı ülke ise Suriye…
İç savaşın yaşandığı Suriye’de bir buçuk yıldan beridir devam eden çatışmalar,
çok sayıda insanın yerlerini terk etmesine, komşu ülkelere göç etmesine neden
oldu. Yine binlerce insan bu iç savaşta hayatını kaybetti… İç savaş acımasızlığını sürdürüyor.
Filistinliler kendi topraklarında altmış yıldır baskı ve zulüm altındalar,
bu sürede çok sayıda Filistinli hayatını kaybetti, yine çok sayıda insan yerinden
yurdundan oldu, kalanlar tüm insan haklarından yoksun olarak hayatlarını
sürdürmeye çalışıyorlar.
Yıllardır bu zulmü yapana kimse ses çıkarmıyor ve bunun için İsrail
yayılmacı ve işgal politikasını sürdürüyor.
Birleşmiş Milletlerin ve insanlığın sahip çıktığı ve savunduğu temel
değerler Filistin’de yok sayılıyor.
Daha doğrusu BM temel değerlerine bazı yerlerde sahip çıkıp koruyamıyor
veya buna gücü yetmiyor görüntüsü veriyor.
Bu da kuruluş amacına ters düşüyor.
Bu durum Birleşmiş Milletlerin kendi üyelerinin tamamını temsil etme ve
savunma yeteneğinden yoksun oluşunu gösteriyor.
En önemli organ olan güvenlik konseyinin, 193 üyesi bulunan BM’nin, sadece 5
devlet tarafından daimi olarak temsil edilmesi hakkaniyet ölçüsüne sığmadığı gibi,
insanlığın çektiği acılara ve haksızlıklara çare olacak kararı zamanında
alamadığı görülüyor.
Bu nedenle üzerinde durulan ve artık BM’nin yeniden yapılanması gerektiği
tezi zaman zaman savunulur hale gelmiştir. Böylece daha adil ve daha çabuk
karar alma ve uygulama yeteneğine kavuşmuş olacaktır.
Dünyada yaşanan değişim rüzgarları Birleşmiş Milletleri de değişime
sürüklüyor.