16 Eylül 2012 Pazar

Barış kültürü formu


 

 

 
Bitmek bilmeyen ihtilaflar, antidemokratik ve insan haklarından yoksun baskıcı yönetimler... Ayaklanmalar, savaşlar, terörist eylemler…

Uzun yıllardır Afganistan ve Filistin’de öz yurtlarında parya muamelesi gören insanlar…

Ve son birbuçuk yıldır Suriye’de devam eden baskıcı rejime karşı ayaklanmalar sonucu hayatını kaybeden binlerce insan; Myanmar’da Müslümanlara yapılan insanlık dışı muameleler ve daha dünyanın başka yerlerinde yaşanan insanlık dışı muameleler…

Bütün bu ve benzeri olaylar karşısında geriye insanlığın gereği kadar çözüm üretememesi ve çaresizliği kalıyor…

İşte dünyanın içine düştüğü böyle bir ortamda birleşmiş milletler eğitimin önemini vurgulayarak, insanlık dışı faaliyetlerin son bulması amacıyla barış kültürü formunu düzenledi.

“Dünyamızda ıstırap çekenlere baktığımıza, barış kültürüne ne kadar acil ihtiyaç duyduğumuzu biliyoruz, diyerek konunun hayati önemine dikkat çekiyor," BM Genel Sekreteri Ban ki Moon…

Dünyamız şiddetten bir türlü yakasını kurtaramıyor. Şiddet ve savaşların yaşandığı yoğun bölgelere son yüzyılda kısaca baktığımızda, demir perde ülkeleri olarak anılan komünizm dönemi ve sonrasında şekil değiştiren ve özellikle İslam ülkelerine doğru bir geçiş yapan yeni bir şiddet türü ile dünyamız karşı karşıya bulunuyor.

Özellikle komünist dönemde milyonlarca Müslüman baskı ve zulümlere maruz kalmış; yerlerinden, yurtlarından edilmişti.
Günümüzde ise dünyamızda birçok İslam ülkesinde istikrar ve huzur yok, bu insanlar nahak yere zulme maruz kalmaktalar; yerlerinden, yurtlarından olmaktalar. Dahası çeşitli vesilelerle hayatlarından olmaktalar.

***
Gerilim döneminde sükûnete ihtiyaç duyulduğu, anlamsız şiddet ülkelerin savaşta olmadığı zamanlardan daha çok sayıda can aldığı bildiriliyor.

Moon dünya insanları barış kültürünün oluşması için haykırıyor, diyor.

Gezegenimizin kaynaklarının insanların daha fazla acı çekmesi için değil, onların gelişmesine yardımcı olacak şekilde harcanması gerektiği hatırlatılıyor.

Geçen sene 1,7 trilyon dolar silahlara harcanırken, milyonlarca insanın yataklarına aç gitmesi öfke yükselmesi şeklinde yorumlanıyor.

Böyle bir tablo karşısında insan haysiyet ve hayatını sürdürecek bir kültürün benimsenmesi ve uygulanmasına ihtiyaç duyulduğu, bununda bir yolu da barış kültürünü oluşturmak...

Bu nedenle BM yeni bir inisiyatif başlatacak, ‘Önce Eğitim’.

Böylece şiddet kınanacak ve barış talep edilecek bütün halk kitleleri tarafından...

Forumda üzerinde durulan bir başka önemli konu ise Birleşmiş Milletlerin mevcut yapısının artık ihtiyaca cevap veremediği, bu vesileyle sadece birkaç güçlü ülkenin oylamasına dayalı mevcut yapının yeniden yapılanması, kurumun üye ülkeleriyle Genel Kurulda adil olarak temsil edilmesinin gerekliliği üzerinde duruluyor.

Aynı zamanda çevre ve ekonomik konularla ilgilenen bir güvenlik konseyinin oluşturulmasının da şartlar gereği elzem olduğu belirtiliyor.

Birleşmiş milletlerin herkes için adil bir insan itibarının olduğu bir dünyaya doğru giden yolu başlatabilecek tek uluslararası kuruluş olduğu vurgulanıyor.

Barışın ‘bir kelimeden ibaret değil, bir davranış biçimi olduğunun’ bilinmesi gerektiği hatırlatılıyor.  

Netice olarak, Birleşmiş Milletlerin değişen dünya şartları karşısında daha adil bir yapıya dönüşmesi, insanlığın maruz kaldığı sıkıntıların daha çabuk halledilmesi bakımından hayati önem arz ediyor.